Hz. isa (as)'ın gelişi konusunda nakledilen hadisler tevatür derecesindedir. Birçok araştırmacı da alimlerimizin görüşlerinin bu yönde olduğunu aktarmaktadır. Tevatürün tanımı Büyük Lügat'ta şöyle yapılmaktadır:
Tevatür: Kuvvetli haber, içinde yalan ihtimali olmayan ve bir cemaate dayanan kuvvetli haber.1
islam alimi Seyyid Şerif Cürcani, tevatür hadis kavramını şöyle açıklamaktadır:
Haber-i mütevatir, ravileri çoklukta o dereceye ulaşan bir haberdir ki, adete göre, o kadar çok rivayetçinin yalan üzerine birleşmeleri imkansız olur. Bu durumda rivayet edilen haber hakkında lafız ve mana tutuyorsa buna, "mütevatir-i lafzi" denir. Eğer hepsinin arasında müşterek manada ittifak olmakla beraber lafızlar (sözler) arasında ihtilaf bulunuyorsa buna, "mütevatir-i manevi" denir.2
Hz. isa (as)'ın gelişinin tevatür derecesinde hadislerle bildirildiğine dair özel olarak bir eser kaleme alan, büyük hadis alimi Şeyh Muhammed Enver el Keşmiri, Et Tasrih bi-ma Tevatera fi Nuzuli'l Mesih isimli çalışmasında, yetmiş beş tane Hadis’e ve yirmi beş tane sahabeye ve sahabeleri görenlere ait esere yer vermiştir.
Hz. isa (as)'ın tekrar geleceğini nakleden alimlerin başında imam-ı Azam Ebu Hanife gelmektedir. Ebu Hanife, Fıkh-ı Ekber adlı eserinin son bölümünde şunları bildirmektedir:
"Deccal'in, Ye'cüc ve Me'cücün çıkması, Güneş'in batıdan doğması, isa (as)'ın gökten inmesi ve diğer kıyamet alametleri, sahih haberlerde varid olduğu vech ile, haktır, olacaktır."3
Hz. isa (as)'ın yeryüzüne tekrar gelişi konusu, kıyametin on büyük alametinden biridir ve birçok islam alimi eserlerinde bu konuyu detaylı olarak ele almışlardır. Bu konudaki izahlar topluca değerlendirildiğinde Hz. isa (as)'ın ikinci gelişi hakkında islam alimleri arasında bir söz birliği olduğu açıkça görülür. Örneğin Es Seffarini, Levami adlı eserinde, islam alimlerinin bu konuda ittifak halinde olduklarını şöyle ifade eder:
"Bütün ümmet, Meryem oğlu isa'nın ineceği hususunda ittifak etmiştir. Şeriat ehlinden hiç kimse bu hususta muhalif olmamıştır."4
Büyük islam alimi Seyyid Alusi de, Ruhu'l Meani tefsirinde, -diğer islam alimlerinin görüşlerinden örnekler vererek- Hz. isa (as)'ın inişi konusunda cemaatin söz birliği yaptığını, bu konuda haberlerin manevi tevatür derecesine ulaşacak kadar meşhur olduğunu, Hz. isa (as)'ın gelişine imanın vacip olduğunu açıklamıştır.5
imam Kevseri de Hz. isa (as)'ın inişi ile ilgili görüşlerini şu şekilde bildirmiştir:
Hz. isa (as)'ın inişiyle ilgili hadis-i şerfilerdeki tevatür, "tevatür-i manevidir." Sahih (sağlam) ve hasen (güzel) hadis-i şerifin her biri, farklı manalara delalet etmekle birlikte hepsi de Hz. isa (as)'ın ineceği hususunda söz birliği içindedirler ki, bu, hadis ilminin kokusunu koklayan bir kimse için inkarı mümkün olmayan bir gerçektir… Mehdi ile Deccal'in çıkacağı ve Hz. isa (as)'ın ineceği hususundaki hadis-i şeriflerin tevatür derecelerine ulaşmış olmaları, hadis ilmi ehlince asla şüphe edilecek bir husus değildir. ilm-i kelam ehlinden (inanç ilmiyle uğraşanlardan) bazısının kıyamet alametleriyle ilgili hadislere inanmanın vacip olduğunu kabul etmeleriyle beraber, bu hadislerden bir kısmının mütevatir olup olmadığı hususundaki şüpheleri ise, hadis ilmiyle ilgili bilgilerinin azlığından kaynaklanmaktadır.