Hayatın taramalı tüfeği vardı.
Tarıyordu bizi kafasına göre.
Kurşunlar bedenimize girip çıkarken yaşamaya çalışıyorduk.
Bulutların ardına saklanan güneş kendini gösteremiyordu.
Oysa ki biz güneşi sebepsiz sevmiştik.
Sanki babası eve kapatmış sevdiğine gitmesin diye önüne setler çekilmişti.
Yara bere içinde ıslak burnumuzu çekip gökyüzüne baktık.
Hala karanlığa çalıyordu umutlarımız.
Delikanlı ışıklar bir kaç bulut parçasına yenik düşmüştü.
Korku filmi karakteri değildik ki yeniden canlanalım.
Devamı çekilsin umudu en başta yoktu.
O kadar kurşunu yemek değilde en kötüsü böyle bir son.