sen beklemezsin, yüreğin bekler. kalbinle çatışarak geçen günlere bir de dönmeyecek birini beklemeyi koyarsın. birikir orda oluk oluk. içine akar yağmur çamur. başkasını sevme serüveninden onu kaçırmaya ve sana yaptığı haksızlığı unutmaya çalışarak. kemikleriyle düşünecek kadar yok etmek isteyen bir aklın, etine sahip çıkan bir kalbin varsa işin daha zor. biri ''yeter'' diye haykırırken ötekisi ''biraz daha bekle'' dir. sevmek ne rezilce, ne aşağılık, ne gurursuzca, ne şuursuzca değil mi? ikiye bölünmüş gövdenin bir yarısı olmayacak işlere, sıkıntılara, bekleyişlere kaptırdıysa kendini işte orada bir kere dur, otur düşün. o, seni hiçbir zaman sevmeyecek ve geri gelmeyecek. sen bu bedenin yarısında esmer bir ölüm taşıyacaksın, geceler vedasız hatıralar düşürecek pencerene. hüznün hiç azalmayacak, yine bilmem kaç yılında 5 dakikalık yoldan gelip seni dinlemediğine sinirlerin bozulacak, içinde isyan olacak çığlık çığlığa. ''ne yapayım?'' diye bakacaksın etrafa ıslak ıslak. kimse cevap vermeyecek sana, ağlasan ağlayacaklısın, sussan ölümüne susayan...