insanları hatırlarken şarkılarla hatırlarım. gönderilen her şarkıyı kaydederim, söylenen her şarkının ritminde o kişiyi ararım, tonlamalarında bana verdiği hissiyatı ararım;
kaçıncı sınıfım hatırlamıyorum ama küçücük bir şeyim işte. yağmurlu bir gündü. okul bizi gezmeye götürmüştü tam olarak neresi ve niçin götürdüler onu hatırlamıyorum.
yağmur yağınca hızlı hızlı eve dönmüştük. binanın yanında çadır vardı orada bileklik yapardık, konuşurduk vs.
binadan bir kız arkadaşım çadırın içinde şarkı söylemeye başlamıştı. o şarkı bu şarkıydı.. öyle derinden söylüyordu ki bu başlığı görünce bakışları, gözünü kapatarak söyleyişi ve şarkının içindeki ''sevmeden sevişmek, tanımak bir vücudu, yavaşça öğrenmek'' bölümünü söylerken kızarmasını unutamam. çok utanmıştı. sevişmek derken renk atmıştı.
ben çok hiperaktif biriydim o ise çok üzgün, bohem, naif. şimdi ise ben somurtkan, depresif, ağlak bir insan oldum. umarım o iyidir.