sevdiceğin gözyaşları, yanaklarını süzüle süzüle okşarken, o yumuşacık yanağın bunu hiç de hak etmediğini; o güzel iri gözlere kızarmanın hiç de yakışmadığını düşünürken; içine derin derin çekip bıraktığı nefesin masum sesini dinleyerek acı çeken sevgilinin karşısında ağlamaktır.
dokunmak, sevmek, sevgisini teninden tenine akıtarak gözyaşlarını söndürmek isteyen sevgilinin karşısında ağlamaktır bu.
dayanamayıp ağlamak isteyen, belki de çoktan gözyaşının onda açtığı yaraları kanamaya başlamış bir sevgilinin karşısında ağlamaktır bu.
duraksızlaştıkça onda daha derin yaralar açan, çaresizliğin sahipsizliğiyle ellerini, başını havada fazlalık gibi hisseden sevdiceğin karşısında ağlamaktır bu.
hele ki bu hoyratlığın nedeni karşıdaki sevgili ise, biri kırgınlık, biri de sevdiğinin gözyaşlarını dökmeye sebep olmanın acısını tadarak, sevdiğini sarmaktan içine alsa yine de ağlamayı kesemeyeceği kadar acı veren, ama tadı hiçbir haykırışa benzemeyecek kadar tatlı olan, en duygu dolu, en aşk dolu ağlamaktır bu...