7-8 yıl önce bir tartışma programına telefonla konuk edilerek müzik konusunda bir soru sordular, 'Bu konular önemli değil, bunlar küçük konular, ben insanlık istiyorum, ben eğitim istiyorum, ben insanımın mutluluğunu istiyorum' diye durduk yere atarlanmıştı. Konuşması bitince adamlar normal konuya kaldıkları yerden devam etmişlerdi.
Şimdi Oylum Talu'nun 'burası haftasonu' programına konuk. Dur bakayım gençliğimizin fenomeni murat neler anlatacak diye izlemeye başladım.
Az önce 'bizim dünya çapında bir sanatçımız var mı, sporcumuz var mı?! Var mı Oylum sana soruyorum? Yok' dedi. Dumur...
Sonra başladı, ateşli ateşli 'mehter marşı da bizim, onuncu yıl marşı da bizim, Diyarbakır da bizim, istanbul da bizim' falan yardırdı...
Anladım ki bu akşam ölürüm şarkısını söylediği zamanla şimdi arasında hiç fark yok.
On yıldan uzun süre tek şarkının ekmeğini yemiş, ortaya doğru düzgün bir eser koymadığı gibi kendine de bir şey katamamış. An itibariyle Kahvehane köşelerinde dönen ne kadar klişe geyik varsa hepsini sıralıyor.
Tam da şimdi hiç duyulmamış bir şey gibi 'ilk taşı günahsız olanınız atsın' hikayesini anlattı.
Oylum Talu: 'hmmmm'.
Karacaoğlanlar, barış mançolar, mevlanalar, Yunus emreleri yadsıyamayız.