Bu yazımı entelektüel bir kişiliğe sahip olmadığını düşünen insanlar lütfen okumasın. Pempe ponponlu hayattan kafasını kaldırıp yaşadığı evreni 1 defa sorgulamamış insanlar bu başlığı derhal terk etsin. Çünkü yazdığım şeyler sizin toz pembe bir illüzyonda yaşayan salak canlılar olduğunuzu ortaya koyacaktır.
Kapitalizm bir canavardır değil mi ? Dünya nüfusunu 7.5 milyar olarak alacak olursak bir çoğunun kapitalizme etmediği küfür kalmaz. Nedenleri çok basittir. Hemen sıralayayım.
-Biz çalışıyoruz, patron yiyor.
-istediğimiz şeyi elde edemiyoruz.
-50 kuruşa su aldırtır üstüne 1 liraya da işetir bu kapitalizm adamı.
-Gölge vermeyen ağacı alır keser kulübe haline getirir sana satar ve sende gölgesinde oturursun.
-Mutlu olamıyorum çünkü beni soyuyor bu amk patronu. Köle gibi çalışıyorum.
ve niceleri...
Bu gibi argümanlarla haklı olarak para-mutluluk ilişkisi üzerinden hayatlarındaki memnuniyetsizliklerin suçunu kapitalizme atarak düşünmekten ne kadar uzak olduklarını gösteriyor bu tembeller. Düşünmeye bile üşeniyorlar bu tembeller. Karl Marx ve Karl Marx'ın çırağı Lenin'in kitaplarını okuyup, John Lennon gözlüğü takmış çakma entellerin günah keçisi olmuş kapitalizm. Bu çakma entellerin kapitalizmi öcü olarak gösterip üstüne vicdan mastürbasyonu yaparak nasıl prim yaptığını bir blogda ne kadar anlatabilirse o kadar anlatmaya çalışacağım. Örnek ile açıklamaya çalışacağım. Ve vereceğim bu örnek üzerine koca bir kitap yazabilirim.
Dünya'da demokrasi endeksi en yüksekte olan, refah seviyesi tüm dünya ülkeleri içerisinde en yüksek olan bir ülke var. Az buçuk tahmin edebileceğiniz gibi Norveç. Ve Norveç'te kapitalizm geçerli. Nasıl oluyorda bu norveçlilerin kişi başına düşen milli gelirleri 97 bin dolar oluyor bu ülkede kapitalizm varken ? Ve nasıl oluyorda Türkiye'de kapitalizm var olupta kişi başına düşen milli gelir 10 bin dolar yani orta gelir tuzağı dediğimiz yerde takılı kalıyor ? ilk sorunun cevabı paragrafın başlarında gizli. ikinci sorunun cevabı ise çok basit. CEHALET.
Bildiğimiz üzere kapitalizm denen şey serbest piyasa ekonomisi. Ve serbest piyasa ekonomisi rekabetçi bir ortamı beraberinde getirir. Eğer bir ülkede rekabetçi bir ortam yok ise bunun suçunu kapitalizme değil o ülkedeki soygunculara atacaksın. Şu anda insanların kullandığı teknoloji rekabetçi ortamın insanlara sunduğu bir güzelliktir. Bok attığınız kapitalizm sizi nokia3310'dan kurtarıp elinize o çok sevdiğiniz iPhone'u verendir. Bu zincirleme reaksiyonu göremeyen pempe ponponlu salakların küçük dünyalarının en büyük canavarıdır kapitalizm.
Nedir bu rekabetçi ortam ? Örneğin sen bundan 15 yıl öncesinde nokia'nın sahibiydin. Ve cep telefonu konusunda o yıllarda senden daha üstünü yoktu. Ve sende bu üstünlüğü mutlak üstünlük bildin. Ardından Apple diye bir marka cep telefonuyla piyasaya atıldı. Ve senin nokia'nı kevgire döndürdü. işte rekabetçi ortam budur. Bir şeylerin sürekli daha iyisi elde edilmeye çalışılır kapital dünyada. Bunun nedenlerinden birisi, o elde edileni satıp daha iyisini elde etmek diğer sebebi ise insanlığın gelişimini istikrarlı olarak sürdürebilmek. Rekabetçi ortama sahip ülkelerde inovasyon ve Ar-Ge vazgeçilmezdir. inovasyon ve Ar-Ge rekabetçi ortamın temel yapılarından birisidir. Türkiye'nin orta gelir tuzağından çıkamamasının nedenlerinden biri işte bu rekabetçi ortamı yaratacak şirketlere sahip olamamasından gelir. O şirketlere sahip olamamasının nedenleri ise inovasyon ve Ar-Ge kültürünün oluşmamış olması. Ar-Ge ve inovasyon kültürünün bu ülkede oluşmasının nedenlerinden birkaçını sıralayacak olursak demokrasi kültürünün bu ülkenin tabanında olmaması. insanların hak ve özgürlüklerinin kurumlarca ve yasalarca sağlanmamış olması. Adalet sistemindeki büyük deliklerinin bulunması. Ülkedeki kurumların bağımsız ve güçlü olmamaları. Eğitim sisteminin evrensel boyuttan uzakta olması. Bunun suçu kapitalizm mi ? Hayır. Bunun suçlusu bu ülkedeki çakma entellerin bu zincirleme reaksiyonları göremiyor olması üstüne klişe fikirleriyle ortaçağ zihniyetlerini besleyip 21. yüzyıla ayak uyduramamaları. Şu an da Apple denen şirket Türkiye'de bulunan halka açık şirketleri 2 defa üst üste satın alabilecek potansiyele sahip. Tek bir şirketten bahsediyorum. Ve ABD'nin şu anda kişi başına düşen milli geliri 60 bin dolar civarında. Sebebi ise yukarıda bahsettiğim Türkiye'nin sahip olamadığı şeylere büyük ölçüde sahip olmaları. 3. dünya ülkelerinin 3. dünya ülkeleri olarak kalma nedenleri çok açık. Copy-paste yapamıyor olmaları. Copy-paste yapmak bir ülkenin kültürel dinamiklerine göre uzun zaman alabilir fakat bunun temelleri bile atılamıyor.
Klasik bir örnek verilir. GDO kapitalizmin çok güzel bir ürünüdür cümlesiyle kapitalizme bok atılır fakat doğru söylüyorlar. Evet çok güzel bir ürünüdür GDO. GDO hakkında en ufak bir araştırma yapmamış, o pembe hayatlarında televizyonda ne gördüyse sindirmiş bu çakma entellerin GDO üzerinden kapitalizme bok atmaları çok normal. Argümanları şunlardır;
-GDO ile maximum verip elde etmeye çalışıp insan hayatını hiçe sayıyorlar.
-GDO ile bitkinin genleriyle oynuyorlar.
-GDO kapitalizmin dünyaya yaydığı en büyük kötülük.
-GDO'lu bir mısır tarlası gördüm abi, böyle bir şey yok. Mısır koçanları koca koca ve mısır taneleri öyle düzgün sıralanmış ki. Hep kanser işte. Hormonu basıyorlar. (Burası çok acı işte 'hormonu basıyorlar' :D)
gibi gibi....
Dünya nüfusu 8 milyara doğru hızla koşarken insanları organik tarım zırvalığı ile doyurabileceğine inanan, gdo'nun ne olduğunu bilmeyip gdo'ya sabahtan akşama kadar söven bu çakma entelleri organik tarım yapmaları için kırsal alanlara çiftçiliğe davet ediyorum. Şu an bile dünyayı doyurmakta bu kadar zorlanıyoruz fakat bu çakma entellerin ağzına sakız olmuş durumda bu organik tarım. Organik tarım zırvalığıyla insanlığı doyurabilmemiz için şu anda dünya nüfusunun büyük bir çoğunluğu tarım ile uğraşıyor olmalı. Bu mümkün mü ? Hayır. Bahsettiğim verilere google'da ufak bir araştırma yaparak ulaşabilirsiniz sayın 'enteller'.
Dünya'da ne kadar refah ülke varsa hepsi kapitalizme sahiptir. Ve kapitalizme söven bu çakma entellerin yaşamak istediği ülkelerde hep bu ülkeler olmuştur. Kanada, ABD, Norveç, isveç, isviçre, Almanya, ingiltere, Danimarka, Finlandiya vs...
O ülkelerde patronlar işçileri köleleştirmiyor değil mi ? Evet. Peki neden ? Yukarıda bahsettiğim sebepler. Türkiye'nin sahip olmadığı sebepler dolayısıyla sonuçlarının olmadığı sebepler. Kapitalizm insanların emeğini çalmaz. insanlar çalar. Senin patronunun senin emeğini çalıyor olmasının suçu kapitalizm değil çünkü bu kapitalizm değil. Siz çakma entellerin bahsettiği şey hırsızlık. Hakkın aranmadığı bir hırsızlık. Haklarını aramaktan uzak bu çakma enteller haklarının en güzel şekilde verildiği tüm ülkeleri çok iyi bilirler ama konu Türkiye olunca, Kahrolsun Patronlar, Kahrolsun Kapitalizm naraları atarlar. Senin solculuğun okuduğun üniversitenin kampüsünden ibaret bir paçavra güzel kardeşim. Bu iş kampüs solculuğuna benzemiyor.
Bu ülke insanının öncelikle kapitalizmi üst akıl olarak görmekten vazgeçmesi gerekiyor. Ah be kapitalizm... Günah keçisi kesildin.
Kapitalizm bize bunun emrediyor, kapitalizm bize bunu yaptırıyor gibi cümlelerle kapitalizmi üst akıl olarak görmek ancak ve ancak ortadoğu ülkeleri ve bu ülkelere benzer çakma entellerin cümlelerinden ibarettir.
Git bak bakalım Küba'lılar hayatlarından ne kadar memnunlar ? Komünizm diye tutturduğunuz şeyin insanları nasıl bir kalıba sokup özgürlüklerini ellerinden aldığını birinci gözden görüp şahit olun ve kapitalizmin ufaktan ufaktan Küba'da nasıl hakim olmaya başladığını görün. Kapitalizmin Küba'ya ayak basması kapitalizmin zorbalığı değil, Kübalı'ların içinde bulundukları duruma isyanlarının ilk çiçekleridir.
Afrika'daki insanlık dramına ilk ses çıkaranların Avrupa'lı liberaller olduğunu bilmezler bu çakma enteller. Çünkü o çakma entellerin hayatlarında sorgulamak, düşünmek, araştırmak, okumak gibi kavramlar barınamaz.
ibn-i Sina'nın güzel bir sözü vardır. Der ki: Bilim ve Sanat itibar görmediği ülkeyi terk eder.
Bu cümleden düşünmeye başlayabilirsiniz örneğin.