Bahsettiğin çoğu şeye hak vermekle birlikte natodan çıkmanın bedel ödemek zorunda kalmamıza sebep olacağını düşünüyorum. En azından dediğin milli rüzgarı yakalamadan önce atılacak bir adım bize ağır bedeller ödetebilir.
Tarih boyunca türk devletleri her zaman bitti denildiği anda küllerinden yeniden doğup güçlü bir devlet olmuştur.
Kurtuluş savaşı benim fikrime göre bizi tam bağımsız yapan bir savaş değildi. Bizi yok olmaktan kurtaran bir savaştı. Biz o savaşta yok olmaktan kurtulduk. Ama tam bağımsız bir devlet olamadık. Çeşitli antlaşmalarla çeşitli paktlarla önümüze setler konuldu. Küllerimizden tam doğuş gerçekleşmedi. Sebebi ise tamamen uzak olduğumuz bir kültür yapısına entegre olma sürecimiz. Osmanlı devletinin gerileme ve yıkılış dönemi göz önünde bulundurulursa temel olarak Avrupa'daki ilim ve fen alanındaki gelişmelere entegre olamayışımız yatıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile ortadoğudan tam kopmuş olmamakla birlikte(bizim burada akrabalık ve din bağlarımız mevcut ve islam dünyasında kurtarıcı olarak görülen bir ırkın devletiyiz) modernize Latin alfabesi ile Avrupaya entegre sürecimiz hızlandırılmış oldu. Ancak bunun da bir hamle olduğunu anlayan dost görünen düşmanlarımız bizi çeşitli varyasyonlarla kendi sınırları içerisinde tutabilmek için nerdeyse 1 asırdır çabalıyorlar. Bunu da modern savaş taktikleri ve sömürge taktikleri ile yapıyorlar. Terör örgütleri bunun en açık örneği. Bir de dini duyguların sömürüsü bunun içine girdiğinde ülkemiz için bölünme kaçınılmaz oluyor.
Özgürlük bedel ödenmeden kazanılmıyor malesef. 15 temmuz darbe girişimi bizi uyandıran gözlerimizi açan bir girişim oldu. Bedel ödedik. Ama bu bedel karşılığında devletin içine sızmış devlet içinde devlet olmuş bir oluşumu temizlemeye başladık. Yapacak olduğumuz sıçramanın ilk adımını atmış olduk. Bundan sonrası bir şekilde gelecektir. Şunu karıştırıyoruz. Devlet düşmanlığı ile devleti yönetene düşmanlığı. Bizim asıl meselemiz devlet ve vatan olmalı. Çünkü insanlar gelip geçicidir. Kimse sonsuza dek yaşamaz. Bizim bir şekilde tüm devletler üzerimize gelirken dik durmamız gerekiyor. Hükümetin hataları eleştirilmeli. Eleştirel yaklaşıma hakaret katarsak bu sefer kin ve nefret söylemine girer bu iş. Bizim artık birlik olup bizi bu vurdukları zincirden kurtulmamız gerekiyor. Birlik olmayı başardığımız zaman ayakta oluruz. Tıpkı darbe gecesi gibi. Bu vatanı kolay kazanmadık, kolay da kaybetmeye niyetimiz yok. Olmamalı.
Natodan çıkma sürecine gelelim. Aslında başımıza sarılan bu varyasyonlar tamamen bu süreci açıkça olmasa da başlatmış olmamız nedeniyledir. Milli projeler milli silahlar gün geçtikçe artıyor. Üzerimizdeki baskıyı kırdık. Ama zinciri kıramadık. Bana kalırsa bize yeniden büyük bir darbe vurmaya kalkacaklar. O gün de dik durmayı başarabilirsek biz Natodan da çıkarız defalarca kuşattığımız viyana kapılarından da.