dile getirirler ? biraz uzun bir entry olacak. özet yok onu en başından söyleyeyim.
bu insanları uzun süredir gözlemliyorum. bir kaç tip gördüm gerçekten bu durumdan rahatsız oldukları için kendilerine uzatılacak bir dal aradıklarından. gördüğüm diğer bir karakter ise çakma entelektüel. ateist oluşuyla kendini entelektüel bir kimliğe bürümenin yolunu 'ben sorguluyorum' cümlesi ile bulmuş insanlar. sorgulamak muhakkak önemli fakat bunu samimiyet ile mi yapıyorsunuz yoksa gerçeği aramak adına mı ? bir kişi yaratıcıyı yalanlamak adına dinleri sorgulamaya başlıyorsa muhakkak yaratıcının olmadığına kendini inandırır. olmayan yolları zihninde gerçekmiş gibi algılayarak kendini destekleyici argümanları birleştirip bunu mutlak hakikat çerçevesinde insanlara haykırırlar. mutlak hakikat. yani şüpheye yer bırakmayan hakikat. şüpheye yer bırakmayan hakikati bu insanların bulmadığı ve bulamayacağı çok bariz. her şeyi bu kadar basit görüp şu şu şu nedenlerden dolayı yaratıcı olamaz cümlesi ya da cümleleri oldukça cüretkar bir cümle. gerçek nedir ki ? henüz bunun cevabını bulamamış yaşı 18-24 arasında değişen marjinal gençliğin zihinlerinde oluşturdukları mutlak hakikati entelektüel bir çerçevede insanlara pazarlıyor olmaları aptallığın bir örneğinden ibarettir. şüphe duyulamaz gerçekliği hayatında sadece karl marx okuyup solcu kişiliğe bürünmüş kampüs solcularının bulamayacağı aşikar. bu kadar emin olmaları aptal olduklarının bir diğer göstergesidir. burada aptal dediğim kişiler bellidir. yaratıcının olmadığını şüphe duyulamaz bir bilgi ile iddia ettiklerini zanneden kişi ya da kişiler.
burada biraz psikolojiden girmek istiyorum. bildiğiniz üzere kafanızı yastığa koyduğunuzda sizinle konuşan 'şey' dışında üç benliğiniz daha var. id, ego ve süper ego. ego id ve süper ego arasında hakemlik yapan ve zihninizde oluşturduğunuz gerçekliği şuurunuza ulaştıran benliğinizdir. zihninizde oluşturduğunuz gerçeklik ise gözlemleyebildiğiniz evrenin görebildiğiniz kısmıdır. büyük resmi gördüğünüzü düşünüyor olabilirsiniz fakat bir balık için bu böyle değildir. örneğin denizde bir balık düşünün ve denizin yüzeyini göremiyor olsun. parmağınızı soktuğunuzda balık parmağınızı bir varlık olarak algılayacaktır ve o gerçektir. fakat parmak varlığın sadece görünen bir kısmıdır. balık o parmağın bir kola bağlı olduğunu o kolun ise bir vücuda bağlı olduğunu göremez. o halde balığın gerçeklik algısı ne kadar doğrudur ?
egonuzun çevresel etmenlerden etkilendiği aşikardır. bilimsel bir gerçekliktir. fakat egonuzun görülebilir evren yorumunu şüphe duyulamaz gerçeklik kalıbına sokmak benim görüşüme göre son derece yanlıştır. kampüs solcularınıda tamamen balık örneğindeki balığa benzetmekteyim.
aynada bakıp gördüğü şeyin ne olduğunu bilmeyen, onu tanımlayamayan bu çakma entelektüellerin ateist-seks yapıyorum-içiyorum üçgenindeki kültürleri beni pek etkilemiyor. aynada gördükleri şeyin ismini biliyorlar, neyi sevip neyi sevmediğini biliyorlar, bildiğini zannettiği şeyleri biliyorlar fakat bilmediği şeyleri asla bilmiyorlar.