karanlığın, insan bünyesinde yaratmış olduğu hoşluktur.
kutsal kitapların bazısında, örneğin tevratın genesis bölümünde ; tanrı ışık olsun demiştir. keza kur'anda da ışık mahiyetinde tanrının nurundan bahsedilmektedir. referansını verdiğim örneklerle insanın kutsalında ışığın önemi vurgulanmaktadır. . ışık bizzat tanrıyı zihnimizde betimlerken onu yansıtmaktadır..
ancak, burada da ara ara denk geldiğim bazı yazarlarlarla birlikte şahsım, ışıktan daha çok karanlığı benimsemişiz.. . ışığın kutsiyetinin olduğu kadar karanlığın da sukünetle, huzurla bir ilgisinin olduğunu düşünüyorum...aile bireyleriyle buluşma, dost meclisinde hoş sohbetler, gündüzün yoğun temposunu kenarda bırakıp dinlenmek.. bunlar karanlığın yer küreye teşrifiyle, arz-ı endam etmesiyle gerçekleşen hadiselerdir.
bu yüzden karanlık, sükuneti çağrıştırır şahsıma. insanın da şu " geldik gidiyoruz" dünyasında aradığı bir parça sükunet değil midir ?