keşke boş duruşum aylaklığımın yüzünden olsaydı. tanrım, o zaman kendime ne büyük bir saygı duyardım! hiç olmazsa tembelliğim, güvenebileceğim belirli bir özelliğim var diye kendime en büyük saygıyı beslerdim. birisi benim için "kim bu adam?" diye sorunca, "tembelin biri!" karşılığını verirlerdi. böyle bir söz duymayı çok isterdim. benim de belirli bir niteliğim, hakkımda söylenecek bir söz olacaktı. ne demek efendim "tembelin biri!" şaka değil, bu bir unvandır, bir mevkidir, kusursuz bir meslektir! alay etmeyin, bu böyledir! o zaman haklı olarak birinci sınıf bir derneğe üye olur, kendi kendimi saymaktan başka bir iş tutmazdım. tanıdığım biri vardı, lafitte şarabından anlamasıyla övünür dururdu. bunu bir erdem olarak görüyor, kendisi hakkında en ufak bir kuşkuya düşmüyordu. adamcağız sonunda yalnızca huzur içinde değil, üstelik böbürlenerek öldü; bunda da çok haklıydı.
Söyle bir bölümde geçer içinde hatta. Ne güzel anlatmış.
Ne kadar da vasıfsız ve özelliksiz, imla kurallarına dikkat etmeyecek kadar boş biriyim. Adam imla biliyor eleştirmekte çok haklı.