AĞLAYIŞ
Bir keresinde bana insan yağmurda ağlayamazmış demiştin. Peh. Gözyaşları yağmur damlalarına benzer demiştin, onun için insan yağmur yağarken ağlarsa, ağladığını anlayamazmış. Yağmurun karıştığı gözyaşları gerçek olmazmış. Peh.
Ben yağmurda da ağladım. Hatta benim ağlamalarımdan bazılar, yağmur oldu yağdı yeryüzüne, senin yüzünden, benim yüzüme, belki yüz kere, yüzme bilmezken. Ben banyoda da ağladım. Kırmızı kırmızı damladı çenemden aşağı, bileklerime, avuçlarıma. Babamdan yediğim tokatlar bile silemedi bazı gözyaşlarımı. Bir keresinde eline bulaşmıştı ama. Fark edince bir tokatta enseme indirdi. Yine bende kaldı benim olan.
Abimin yumruklarıyla bile durmadı gözlerim. Yer yer dindiler. Sonra yine sağanak. Sen yağmurla benziyor diye gözyaşlarımız, ağlayamazsın dedin. Ben denizde bile ağladım. Ağladığım yer kurudu. Ben bahçeyi sulayan fıskiyenin altında otururken ağladım. Çiçekler soldu kahrımdan.
Ben en son senin elinden ağladım. Son tekmeyi yerken senden, son damla düştü yere. Gözlerim sustu sonra. Dilim kırılsaydı da dilim kırılsaydı diyemeseydim derken dilim kırıldı. Kalemim köreldi, söz geçiremez oldu kağıda.
Sen bana diyorsun ki insan yağmurda ağlayamazmış. Peh. Ben sendeyken bile ağladım, yağmur kimmiş!