"soyunun sopunun hiçbir önemi yok" diyenlere tam olarak katılmadığımı söylemek istediğim kişidir.
soyun sopun bir yerde hiç öneminin olmadığına katılıyorum,örneğin peygamberin amcası ebu cehil'di,bu açıdan haklı bunu diyenler.
ancaaak...
birbirlerinin türevi olan üç kurumun ikisinin başkanı,birinin başkan yardımcısı aynı aileden geliyorsa,hatta bunlar dede-baba-torun ise "burada hiç şaşılacak birşey yok" demek de ilginç olsa gerek.
"soyu sopu şimdiye kadar araştırılmamıştı" görüşüne katılıyorum,ancak ben gazeteci değilim,araştırmacı da değilim,ben ancak araştıranların araştırmalarını görünce gerçekleri görüyorum,herkes gibi.
hukuka saygı meselesine gelince,hukuk ile kanun'u ayrıt etmek zaruretinden bahsetmek isterim.bazen hukuku yapan adamlar,içinde yaşadıkları ve hukukunu yapmakla görevli oldukları devletin bir nevi "kanun devleti"olmasını sağlayacak adımlar atarlar.ancak hukuk devleti kanun devleti değildir.hukuk,"hak"kelimesinin çoğuludur.eminim ki istiklal mahkemeleri döneminde de birileri "mahkeme kararı bunlar kardeşim,hukuka saygı duyalım"naraları atıyordur.oysa bu hukuk değil,düpedüz kanun devleti icraatıdır.
ezcümle,mahkemelerin aldıkları kararlar eleştirilemez diye birşey yoktur,çünkü kanunları insanlar yapar.üstelik türkiye'de belli bir zihniyetin yıllarca hüküm sürdüğü(ve halen sürmekte olduğu) birtakım yüce(!)mahkemeler,hukuka açıkça aykırı olan birçok kararın altına imza atmışlardır ve atmaktadırlar.bu haksızlığı "hukuka saygılı olalım" cümlesiyle meşrulaştırmaya kalkmak en hafif tabiriyle zulümdür.