bazıları bekler ki inceldiği yerden kopsun. ona sorsan üzemez kimseyi. kırgınlık olmasındır şimdi. araya mesafe koyma gibi gayretler gösterir belki ama "hayır" demeyi bilmediğinden anca karşı tarafın belirlediği mesafede gider gelir, sürüklenir kendisi. tercih onundur elbet.
benim gibi tahammülü az kişiler ise rahatça elekten geçirebilir hayatındakileri. misal; üç beş dostum var, biriyle konuşabildiğimi bir diğeriyle konuşamıyorum. anlayamayacağını düşündüğüm kişilere laf anlatmaya çalışmıyorum. ailemi yakından tanıyan kişiye babamın yediği bir naneyi anlatabiliyorum, kafayı erkeklerle bozmuş diğer bir arkadaşıma sevgilimden dert yanabiliyorum. ama paylaşıyorum ve onlara da diyorum: "anlamayacağımı düşünüyorsan şayet hiç zorlama. anlatma, istediğin neyse onu karşılayabilecek olan kişiyle konuş bunu". gün geliyor hiç tanımadığım birine en baba derdimi söylüyorum, nasıl oluyor bu saçmalık bilmiyorum ama birkaç defa yaptım bunu da. söyledim rahatladım o kişiyi bir daha da görmedim işin enteresanı.
bir ucundan yakaladım mı bir insanın, bırakmam kolay kolay o ayrı. ama artık eski takat yok bende. kusuru varmış kabul, bende kusurdan bol ne var ancak konuşabilmeliyim karşımdakiyle. tarışmalıyım, sinirlenip kalkmalıyım bazen. sözünü sakınmamalı, ne der acaba diye çekinmemeli. ben düşünmemeliyim kırılır mı diye. rahat oturacam ben arkadaşın yanında. rahat edecek o da benim yanımda.
herkesin derdi kendine büyük. lanet olsun hepimizin derdi var. çözüm arayacaksın, gebersen de ağlamaktan bileceksin yarın öbür gün atlatacaksın.
sürekli dert yanan değil, sorununu hiçbir zaman halledemeyeceğine inananları, kendinden emin olmayanları, kusurlarını, korkularını sahiplenmeyenleri geçiririm ben elekten. çalkalarım şöyle bir, yere düşenleri bir güzel temizler, elekte kalanları alırım avucumun içine.
sevdiklerimi sahiplenir, sildiklerime veda etmem ben.