Halen içimizdeki bizanslıların huzurunu kaçırmakta olan zaferdir. Fethin fatihi ve onun güzel ordusu istanbul'u yalnızca madde planında değil ruh planında da fethetmişlerdir. Bu çift kanatlı fethin sembolü olarak da Ayasofya'yı seçmişlerdir.
Fatih Sultan Mehmet Han Istanbul'u fethettiginde şehrin kozmopolit yapısını muhafaza etmiştir ki bu sayede gönülleri de fethetmeyi bilmiştir.
Günümüze gelecek olursak şehir konumu hasebiyle önemini korumaktadır. Lakin ne hazindir ki şehrin fatihinin bir çok emanetine ihanet edilmiş, gerek ruhuyla gerek sanatıyla gerek cemiyeti ile dünyanın göz bebeği konumundaki istanbul'un ruhuna cemiyetine sanatına musallat olunmuştur.
Tanzimattan bu yana mimariden bilime, bilimden askeriyeye kadar sürekli özenme ve ruhundan bi haber kopya etme arzumuz ile başlayan musallat oluş, günümüz batı maymunları ile devam etmektedir.
Unutmamalıdır ki bizi biz yapacak yegane kıymetler manzumesi, bizim aklımızdan bizim elimizden bizim kalemimizden müteşekkil bir medeniyet anlayışı ile mümkündür.