her günkü gibi bir gündü aslında. O 97 model beyaz transit 12 ye binerken başıma böylesi acı bir olay geleceğini hiç düşünmemiştim. Bu hem dumur eden hem de insanın yüreğini sızlatan bir hikayedir.
Para trafiğine madur kalmamak amacı ile minibüsün en köşesine kapağı atmış, camdan uzaklara bakarak cüneyt arkın edasında yolculuğuma devam ediyordum. Laf aramızda minibüste ağır mı ağır bir koku var, sanırım öndeki abi mideyi fena bozmuş. Neyse mevzu bu değil. Ben bu koku bombasının içerisinde düşüncelere dalmıştım. O sırada minibüs durdu, içeriye şeker mi şeker, güzel mi güzel bir afet girdi. Hani ilk görüşte aşk derler ya; benimki ilk görüşte aşk olmasa da ilk görüşte ereksiyondu. Minibüsün üçlü koltukları dolu, en arkada bir ben, bir de kendinden geçmiş derviş bir amca var. Bu kızımız mecburen benim yamacıma kıvrılıverdi. Pek tabi o andan sonra kaçamak bakışlara hemen başladım. Yandan yandan süzmeler, alttan alttan kesmeler havada uçuyor. Bu yolculuk hiç bitmesin istiyorum. Tabi böyle bakışmakla olmaz, dialog lazım diyerekten muhabbeti kurmanın yollarını tasarlıyorum. Ben o sırada bunları düşünürken 2 durak geçmişiz. Kızın inmesine yakın sesi kulaklarımda yankılandı. Bu bir hayal değildi, bana sesleniyordu:
-Pardon ben ineceğim ama sesim kısık, benim yerime şoföre seslenir misin? dedi
Tabi ben yılların toplu taşıma aracı kullanıcısı olduğumdan bunun bir yavşama metodu olduğunu derhal idrak ettim. Ulan transit 12 deyiz, gören de setra da bir uçtan bir uça "inecek var " diyeceksin sanar. Neyse efendim, tahmin edeceğiniz üzere ben bu fırsatı zaten allah'tan arıyordum. Derhal yüzümde yavşakça bir ifade ile "sorun değil" dedim. Bir yandan da ben de kızla insem mi diye düşünüyorum. Halbu ki daha ineceğim yere en az 2 kilometre yol var. Neyse biraz sonra kızın ineceği yere geldik ve ben tüm dikkatimi toplayaraktan:
-Kaptan inecek var * dedim. Daha doğrusu demeye çalıştım. Kızla girdiğim yakın münasebetin oluşturduğu heyecan ses tellerime yansımış, sesim şeker kız candy tadında çıkmıştı. Bunun doğal sonucu olarak kaptan duymadı, verdi gazı gidiyor yokuş aşağı. Pek tabi kızın ineceği yeri geçtik, tam o sırada ikinci denemeye niyetlenecektim ki ön taraftan üç Kadir inanır gücünde bir ses minibüsün içinde çınladı:
-Kaptan, bagyan inecek.
Evet, önümde oturan Polat Alemdar kılıklı puşt benim yapmam gerekeni yapmıştı. O an ilk kez Kurtlar Vadisi ni izlemediğime lanet ettim. Kız beni alaycı bir bakışla süzdü ve çekti gitti, arkasından da o Puşt. Ben ise kızın güzel parfüm kokusu ile karışan ağır bir osuruk kokusu eşliğinde yolculuğuma devam ettim. öhhh be abi sen ne yedin mına koyim?
Son söz: Çok sonra duydum ki o kızla o oğlan evlenmiş, iki de çocukları olmuş. Eğer ben o gün adam gibi "kaptan inecek var" diyebilseydim o kız şimdi benim olacaktı.Ben de böyle saçma bir entry yazmak yerine; sevgilin en güzel olduğu an, sevgiliyle sevişmek gibi başlıklara yumuşak yumuşak enrtyler yazacaktım.