hadislere inanmayan müslüman

entry11 galeri
    3.
  1. kur'an'da geçen hadis kelimesi söz anlamına gelir. efendimizin söylediği sözlerle yani hadislerle uzaktan yakından bir alakası yoktur. ayet cımbızlama ve başka taraflara çekme timleri yine iş başında.

    " Bu ayetlerin hepsinde söz konusu olan “hadis” kelimesi, "söz" anlamına gelir. Bildiğimiz hadislerle hiçbir ilgisi yoktur.

    “Allah’tan ve ayetlerinden sonra hangi hadise (söze) inanıyorlar." (Mürselat, 77/50)
    mealindeki ayette söz konusu olan “hadis” kelimesi mealde de / parantez içinde gösterildiği gibi, "söz" manasında kullanılmıştır. Bildiğimiz hadislerle yakından uzaktan bir alakası yoktur.

    “Allah’tan ve ayetlerinden sonra hangi hadise (söze) inanıyorlar." (Casiye, 45/6)

    mealindeki ayette de aynı şey söz konusudur. Zaten ayetin akışı, gelişi de buradaki “hadis” kelimesinin söz anlamının dışında bir manaya imkân vermez.

    Çünkü bir önceki ayetin meali şöyledir:

    “Gece ve gündüzün peş peşe gelip müddetlerinin uzayıp kısalmasında, Allah’ın gökten bir rızık, yani yağmur indirip onunla ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde, rüzgârları evirip çevirmesinde, akıllarını kullanıp düşünecek kimseler için Allah’ın kudretine ve hikmetine dair birçok deliller vardır.” (Casiye, 45/5)
    Görüldüğü gibi, konu Allah’ın varlığı ve birliğine kevnî ayetlerle delil getirilmiştir. Ardından da konumuz olan ayete yer verilmiştir:

    “işte (kâinatın yaratılışından ve daha başka pek çok hakikatten bahseden) bunlar / bu ayetler Allah’ın âyetleridir ki, gerçeğin ta kendisi olarak (Cebrail vasıtasıyla) sana okuyup beyan ediyoruz. Allah’a ve O’nun âyetlerine inanmadıktan sonra, onlar acaba daha hangi söze inanacaklar?”
    Burada hiçbir şekilde söz konusu olmayan Hz. Peygamber (asm)'in sözleri manasındaki hadislerden söz edilmesi asla ihtimal dahilinde bile değildir. Böyle bir ihtimal olmadığı içindir ki, hiçbir tefsirde böyle bir görüşe yer verilmemiştir. (Misal olarak bk. Taberi, Zemahşeri, Razî, Maverdi, Kurtubî, ibn Kesir, Beydavî, Nesefî, Ebu’s-Suud, Şevkani, ibn Aşur, Alusi, Sabunî, V. Zuhaylî, ilgili ayetin tefsiri)

    - Bazı tefsirlerde meal olarak -konuya daha açıklık getirecek- şu yorumlar yapılmıştır:

    “Allah’tan... sonra” ifadesinin aslı “Allah’ın hadisinden (sözünden / Kur’an’dan) sonra” şeklindedir. Çünkü Kur’an’da “hadis” sözcüğü Kur’an için kullanılmıştır. (bk. Zemahşeri, Beydavî, ilgili yer)

    Söz konusu ayetten sonra gelen şu ayetlere bakan akıl ve izan sahibi herkes buradaki “hadis”ten maksatın Hz. Peygamber (asm)'in sözleri olmadığını bilir. işte ilgili ayetlerin meali:

    “Yalana, sahtekârlığa, günaha dadanan her kimsenin vay haline! Böylesi, Allah’ın kendisine okunan âyetlerini işitir de sonra kibrine yediremeyip büyüklük taslayarak, sanki onları hiç işitmemiş gibi inkârında direnir. Ona gayet acı bir azabı müjdele!” (Casiye, 45/7-8)
    - Kur’an’da “hadis” kelimesinin söz anlamında kullanıldığının en büyük delili yine Kur’an’dır.

    “Allah hadisin (sözlerin) en güzelini indirmiştir.” (Zümer, 39/23)
    mealindeki ayetin ifadesi, konuyla ilgili hezeyanları savuranların yüzlerine aşk edilmiş büyük bir tokattır, bir sille-i tediptir.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük