yaş 5, her erkek çocuğu gibi futbolla yatıp futbolla kalkıyorum. sabah evde sünger topumla, * öğleden sonra mahallede arkadaşlarımla, akşamda babamla sıçana kadar futbol oynadığım yıllar. tek derdim yer yer parçalanma belirtileri gösteren topumun yenisiyle değiştirilmesi. o yaşlarda arkadaş çevresinden etkilenme çok olur, etraftaki bütün çocuklar üç büyüklerden birini tutmakta, ben ise henüz kararımı verememişim. fenerbahçe ligde, galatasaray avrupa'da çok başarılı o aralar, ikisinden biriyle sözleşme imzalamak üzereyim. yuvadan uçtuğumu gören babam o zamanın moda yöneticileri gibi mutfağa kaçırdı beni, oturttu karşısına, ''hafta sonu maça götürüceğim seni, ama annene söylemek yok tamam mı?'' dedi. tamam bile diyemedim heyecandan, başka bir dünyaya gittim geldim sanki o anda.
haftasonunu nasıl bir heyecanla beklediğimi kelimelerle tarif edemeyeceğimden maç gününe gelmekt fayda var. stad alsancak, karşıyaka-sarıyer maçı. karşıyaka o sıralarda benim gözümde oturduğumuz semt sadece, aklımda rıdvan'lar tanju'lar var. maça girdiğimizde bile aklımda onlar var aslında, onları hayal ederek atmosfere heyecan duyuyorum. erken gelmişiz. yaşı tutanlar hatırlar, poşet sular vardı o yıllarda, kamışı sokardın * lıkır lıkır takılırdın. bir yandan kendiminkiyle oynuyorum (poşet suyumla lan sapık herif) diğer yandan tribündeki abileri gözlemliyorum. tribünler doldu, maç başladı. maçın başlamasıyla başladı tezahuratlar... tabiki kaf kaf çekiyoruz. yüreğimi hiçbir şey bu kadar kıpırdatmamış bugüne kadar, kalbim yerinden çıkacak sanki heyecandan, aşina olduğum o renkler hiç bu kadar çekmemiş beni kendine. o gün ilk kez aşık oldum. ''ilk ne zaman aşık oldun?'' diye soranlara ''5 yaşımda'' diye cevap veririm hep, o gün yaşadığım duygularda aşık olunca yaşadıklarımdandı, hatta fazlasıydı.
20 sene geçmiş aradan, ilk günkü gibi aşığım, aşkımı hiçbir zaman aldatmadım, hep yanıdaydım. aşkıma karşılık aldım mı? hayır. belki bir belki iki kez mutlu etti beni sevdam bu 20 yıl boyunca, gerisi hep üzüntü hep gözyaşı. ama asla küsmedim, küsemedim. ne zaman ''yetti artık'' diye isyan etsem bir güç odama götürdü beni, dolabı açtım, ay yıldızlı amblemine baktım renklerini türk bayrağının kırmızısından, islamiyetin yeşilinden alan çubuklu formamın. ilk maçına gittiğim günü hatırladım, gözlerim doldu, affettim her seferinde.
o çubuklu forma geri kalan yıllarımda ne yaşarsam yaşayayım, ne başarılar kazanırsam kazanayım değişmeyecek en büyük gururu yaşamama vesile oldu bana 20 yıl boyunca. karşıyakalı olmanın gururunu.