toplumsal bir gerçek, insanlık dışı bir uygulamadır.
sezen aksu'yu sevmemek de sevmek kadar normal bir şey olsun diye kampanya yapasım vardı yine bir gün. dolmuştayım. kulaklığım kulağımda hiçbir bok anlamadan dinlediğim yabancı şarkıları dinliyorum. dolmuş nefes kokuyor. puşt adam aldıkça alıyor insanları dolmuşa doldu artık, adım atacak yer yok. yaşlı bir amca var arka çaprazımda belli ki benden ve müziğimden rahatsız. "ben mi yapıyorum lan bu müziği amerikalılar icat etmiş ben sadece dinliyorum" dedim. hayretle bakakaldı. aklını okuyabilmiş olmam bu yaşta kalbini zorladı biraz hissediyordum.
telefonum çaldı. arayan gereksiz biri olduğundan sadece dinledim bir süre ve sonra yüzüne kapattım. arka çaprazımı kontrıol ettim beyamca hala ilk şoku atlatamamıştı. zevksiz giyiminden sikindirik bir dersanede matematik öğretmenliği yaptığını tahmin ettiğim kibarca bir bayan oturdu yanıma. gideceğm yere az kalmıştı. pek bi meymenetsiz görünüyordu. tanıdığım her öğretmen tipli bayan gibi bu da çalıkuşu'nun feride'si mizaçlıydı. ama daha serti, daha solgun yüzlüsü. ne dinliyorsun sen? biraz sesini kısar mısın dedi apansız. ben de peki dedim. kadın utanmazın tekiydi galiba: "sezen aksu dinliyorsan devam edebilirsin" deyiverdi. yavşakça gülümsedim sezen aksu'yu tanımazlıktan gelerek sezen mi? ilk defa sizden duyuyorum dedim. kadın da bana hafifçe güldü. herhalde etkilenmişti benden. şaka yaptığımı sandı. bense rolüme devam ettim bozuntuya vermedim. yeni nesil bir şarkıcı olup olmadığını falan sordum. bana şaşkın ve ebleh bir surat ifadesi ile en bilindik sezen aksu şarkılarını saydı. çoğunu ilk defa kendisinden duyduğumu söyledim.
şimdi tekrar arka çaprazımı kontrol ettim zihnini okuduğum amca bana surat çevirdi. ayakta bir şeyler kaynatan liseli kızlara göz gezdirdim. onlar da aynı küstahlığı sergiledi. yanımdaki küspe kadın artık benimle hiç konuşmuyordu. resmen tecrit edilmiş, kazığa çekilmiştim sosyal manada. sallana sallana ilerleyen dolmuşta karizma yaparım gayesiyle gazete okuyan gençten bir delikanlı vardı ortada ayakta. en altta bir haber mahalle baskısından bahsediyordu. başı açık kadınlar baskı altındaymış göya... yalan diye bağırasım geldi aniden. koca bir yalan... asıl sezen aksu'yu sevmeyenler büyük bir baskı altındaydı, dışlanıyorlardı, kazığa oturtuyordu toplum bu insanları. yalan yazıyorlardı şerefsizler, aldanıyor, aldatıyorlardı. ayara kestim çok feci.
dolmuştan inmeye çalışırken liseli kızların tacizine uğradım, gazete okuyan genç suratıma ekşi ekşi bakıp yere tükürdü, matematik öğretmeni meymenetsiz suratını iyice buruşturup sezen aksu'yu sevmeyen gidip iran'da müzik dinlesin der gibi baktı son kez, zihnini okuduğum amca bir yandan acır gibiydi bir yandan da şerefsizce ne yapayım evlat bakışı fırlattı. güç bela dışarı zor attım kendimi. şoför de bana karşı cephe almış olacak ki daha tam olarak yere basmadan gaza bastı. iyiden iyiye ayara kestim, siktimin ismail yk fanı dedim kendi kendime.
hemen bir gazateye gidip olanları haber olarak geçeyim de ülkenin gerçek gündeminin ne olduğu ortaya çıksın istedim. ben yandım başkaları yanmasın istedim. sonra vazgeçtim, sikerim topunu bu lumpenlerin diye geçirdim içimden. bastım gittim yoluma...