Yıl 1999 aylardan temmuz ve yer kemer sahili.
O zamanlar almanlar bize küsmüş ve ruslar yeni yeni gelmeye başlıyorlardı. Almanları turizm esnafı olarak kazıkladığımızı sanarak daha sonra rusların gelip bizi kazıkladığını geç farkettik. Neyse bu başka bir konu.
bıyıklar yeni terlemiş sayılır, ( benimki geç terledi) gözler radar gibi etrafı kolaçan eder halde gezdiğimiz dönemlerdi. Saçlar biryantin ve limon karışımıyla dikilmiş, yüksek bel ve biraz dar kot pantolon, hawai tarzı thisort görünümlü gömlekle
sahillere akıyoruz üç beş arkadaş. Tabi o zamanlar;
- olum bir alman ayarladım ki manyak.
+ lan sen benim geçen düşürdüğüm hollanda'lıyı görmen lazım.
/ bende bir rus var abi. O da evli.
Tarzı hava atıyoruz birbirimize. Tabi lan manyak mısın rus benimki. Bunu şimdi anlatacağım.*
sahile girip kabinde üst baş değiştirdikten sonra uzanmışız renkli renkli havlularımızı serdiğimiz kumlara. Etraf neşeli, hava sıcak ( gavur anı gibi) deniz durgun ve çarşaf gibi. Vallahi baktın mı denizin dibindeki çakıl taşlarını sayarsın, balıkları görürsün. Akdenizdeki balık çeşiti de bi hayli fazladır. Kenardan falan oltayla tutarsın. Eti de çok lezzetlidir. Bir gün 3 kiloluk kefal yakalamıştım. Neyse bunu da sonra anlatırım.
ne diyorduk? Ha...
yatmışız kumlara, etrafta ne kadar av varsa hepsini kesiyoruz abi. Bir tanesi gözüme ilişti ki! Dinlere karşı hiç ilgim alakam olmamasına rağmen, hatun " ben peygamberim" dese beş vakte beş vakit daha katar kılar ve ümmeti olurum. Yok böyle bir şey. Ayrıntıya girip detaylandırmaya kalkarsak sabaha kadar yazmamız gerekir. O yüzden kısa kesiyorum. Bildiğin rus işte. ( çirkini yok ki). Sahi neden bu kadar güzel oluyorlar ki? iklim mi, genetik mi, yedikleri içtikleri mi? sonradan öğrendim tabi. Neyse bunu sonra anlatırım.
Başladım yeni yetme beceriksiz kasap çırağı gibi hatunu kesmeye. Baktım ki o da beni nusret edasıyla kesiyor. Ne de olsa kültürlü, görmüş ve geçirmiş insanlar. Bakmayı da biliyorlar kesmeyi de. Dedim ki " olum bu iş olur sen buna yürü" .
döndüm Cüneyt'e
- olum abinizi gece kahveye beklemeyin.
+ hadi bakalım koçum rastgele.
- eyvallah. ( sanırsın kenan imirzalıoğlu)
+ biz de denize girelim bari.
yerimden bir kalkmışım ki maykıl ceksın görse en baba dans figürü yapardı bu hareketi. Hatuna doğru yürümeye başladım. Bir yandan heyecan diğer yandan akşam nereye götürsem ve hangi parayla düşüncesiyle endişeli ama kararlı şekilde yürüyorum. Ben yaklaştıkça hatunun bakışları değişmeye başladı. Ama dönemezdim! ne bok yediğini bilip sırf inadınından oy veren akepe seçmeni gibiydim. Öyle salak, öyle fanatik. Yanına gidip dikilmiş halde 10 saniye kadar bekledim. O rus.. sanki biraz önce beni gözüyle yememiş gibi kafasını öteye çevirdi. Sonuçta rus bile olsa kadın kadındır abi. Peşinden koştur, cilve yap, göz süz ama erkek tava gelip yanına yaklaşınca kafanı çevir. Acaba neden bu kadınlar böyle? zamanla öğrendim. Neyse bunu da sonra anlatırım.
dönüp gidecekken bir ses " heyy". ivan'ın biri, yanında boris kılıklı kgb ajanı gibi iri kıyım iki tip.
"Neyy" dedim. Erkeklik öldü mü abi? Yarım saat sonra "Keşke ölseydi" diyeceğimi bilmeden. Bu ikisi rusça bir şeyler söyleyerek hızlıca bana doğru gelmeye başladılar. Gözüm kesmiyor ileri onlara doğru gidemiyorum. Gururum yemiyor dönüp arkamı geriye de gidemiyorum. Efenim biraz erkek erkeğe konuştuk. Sonra plajın güvenliği geldi o da konuştu benimle. Tabi ki bu konuşmanın içeriğinden bahsetmek istemiyorum.
Karnım biraz ağrıdı, yemektendir. Gözlerim de biraz kızardı sanki ama o da tuzlu sudan. Çenem de sanırım çok konuşmaktan ağrımış olacak ki eve dönene kadar kimseye bir şey demedim. Bu arada Bizim Cüneyt ve gazi kayıp.
akşama kadar yatıp Kendime geldikten sonra evden çıktım kahveye doğru. Bizimkiler orada. Batak oynuyorlar maça kızına çaktıklarım. "Acaba olayı gördüler mi" düşüncesiyle seslenmedim. " Orçun çay ver lan" diye bağırdım kahveciye. O da tezgahtan kafasını çıkartıp pis pis sırıtarak;
- bağırmak yok, şiddet yok. Lütfen nazik olalım. Dedi.
O an anladım ki, bizim iki piç koşarak gelip olayı anlatmışlar. Rusa rezil olduk. Plajdakilere rezil olduk. Yetmedi kahvedekilere de rezil olduk. gençlik işte...
siz siz olun. Hatununla bakışıp, ayarlayıp, önce bir mekana sonra da eve atmadan " akşam işim var" diye büyük konuşmayın...