türkiye de zengin olmak

entry20 galeri
    9.
  1. kişinin maddi getiri ile sinif atlamasi birçok şeyi yan ürün olarak getirmektedir. maddi geliri yüksek olan, gelirlerini biriktiren ve sermaye birikimini yapan kimseler yan enstrüamnalara malik olur. bu da kabaca burjuvazi dediğimiz fakat esasta yalniş anlasilan ve anlasilmak istenen enstrümanlardir.

    bu enstrümanlar nedir, maslow ihtiyaclar hiyerasisine basvurdugumuz vakit kişinin kendini 3,4,5. basamaklarinin karmasi ortaya cikar.

    bunu gerçeklestirirken tutulan yollar fevkalade önem tasir. mesela diyelim ki cusuz bir sanat ögrencisi esas işini yapmayatip bakkalik yaparsa kendisi gerekli sermayeyi edindiğinde büyük ihtimal sermayesini sanatsal olaylara aktaracaktir. bu aktarma esnasinda 3,4,5 basamaklari daha doğru düzgün yapacaktir.

    fakat para kazanayim derken beyinsel estetiği pas geçmek zorunda kalanlar ise ne yazik ki büyük ihtimalle sermayeyi sindiremeyecekler ve benim param var diyerekten bir takım görgüsüzlükler icra edeceklerdir.

    mesela gecenlerde gazete de okudugum bir habere göre rusya'da birden zengin olan birey porsche arabasini 24 ayar altinla kaplatmiştir ve ruslarin para görgüsüzlüğü ortaya cikartir.

    var olmaktan varlik sahibi olmayi secen kişilerin cogunlukta oldugu köse dönücü, üretmeden sakalı kapan, borç takan ve herşeyden önemlisi para için her numarayi ceviren bireyler paralarindan başka birşeyleri olmadiği kafalarina dank eder.

    varliklari temel noktalari oldugu varlilarina varlik katabilmek için açgözlülük yaparlar ve beleş sirke baldan tatlidir dusturu ile hayatlarini döndürürler. bunlar moliere'in cimri karakterinin postmodern versiyonudur.

    ülkemiz treni kaçirmiş bir ülke oldugundan ve trene eklemlenmek için deparlar attiğindan dolayi herşey afakidir. devlet eliyle zengin etme ve batirma politiklari neticesinde üretime değilde al-satcilik bastaci olmustur.

    al-satcilik dediğim olgu bir bakıma resmi hirsizliktir. nasıl ki ben kar etmek için fazla satmam gerekiyorsa senin de kar etmen için benden ucuza alman gerekir. bu da resmi hirsizliğin bir santranc oyunu olan -cogu zaman pişpirik olur- pazarlik denilen olgu kim kimden üstündür savasidir.

    ülkemizde hatta dünyada para kazanmak kadar kolay birşey yoktur. siddet buyurmayiniz okumaya devam ediniz, sacmalamiyorum. bir insan ömrünü para kazanmak için odakladiği vakit elbette kazanir. aptal ve bön bir kişi olursa bu daha kolay olur hatta. borc takar, hile kariştirir, calar cirpar ve mutemet ali riza efendinin ahbaplari gibi davransa yeterlidir.

    dedim ya para kazanmak kadar kolay birşey yoktur. fakat parayi sindirilebilmek önemlidir. ne oldum delisi olundugu vakit -banker kastelli anilarini iyi okuyunuz- ne olacağim demediğinizde öpülmüş sipaya dönersiniz.

    mesleğim gereği yaptiğim gözlemler neticesinde türkiye sermaye sahibi olan cok fakat sinidirilmiş zenginlik yok denecek kadar azdir.

    mesela daha dün hurdacilik yapan birey bugun yürü ya kulum sesini duydugundan dolayi, hirdavat krali oldugunda tüketim alişkanliklari değişmemekte ve harcamadiğin para senin değildir düsturundan hareketle parayi nereye harcayacağini sasirmaktadir.

    cünkü ne chopin dinlemekten zevk alabilir ne de bir oktay rifat şiirinden zevk alabilir. cünkü bunlardan zevk alabilecek donanımı yoktur.

    bir de buna kazanc yolunda harcamiş oldugu yahut unutmak zorunda oldugu ruhsal asaleti eklersek durum fenalardan da daha fena olmaktadir.

    bu konuyla ilgili olaraktan sadri alişikin oynadiği saffet beni affet filminin cok iyi analiz edilmesi ve yorumlanmasi bize bayaği katki yapacaktir.

    ek olaraktan diyebilirim ki -bakın cidden matrak geçmiyorum- süavi sualp'in senaryosunu yazmiş oldugu merakli köfteci'de ali şen ve ihsan yüce karakterleri ve olan olgulari iyi incileyiniz.

    sözümüzün özü;

    Yalnız akıllılar zenginliklerini kullanabilir.

    EURiPiDES
    1 ...