"Ve yürek yanar, dil söyler
Sessiz bir çığlık olur, büyür öfke
Oğul oğul diye.."
Sizin hiç çocuğunuz öldürüldü mü?
Oğlunuzun ceseti yerlerde sürüklendi mi?
Kızınızın ölü bedeni çırılçıplak soyulup teşhir edildi mi?
Sizin hiç çocuklarınızın cesetleri derin dondurucularda bekletildi mi?
Peki sizler hiç oğlunuzun, kızınızın parçalanmış bedenlerini eteklerinizde topladınız mı?
Paramparça olmuş kızınızı, oğlunuzu, bir yakınınızı gömdünüz mü?
Sizin hiç karnınızdaki bebeğiniz kurşunlarla öldü mü?
Gece yarısı evinizden alınıp, bir daha haber alamadığınız, dirisinden vazgeçtik, kemiklerini verin diye yalvardığınız çocuklarınız oldu mu?
Sizin hiç çocuğunuz öldürüldü mü?
Oğlunuzun, kızınızın tecavüz edilmiş ölü bedenleri size teslim edildi mi?
Öldükten sonra işkence edilen, tecavüz edilen kızlarınızın, oğullarınızın cesetleriyle başbaşa kaldınız mı?
Sahi sizin hiç eviniz bombalandı mı?
Sokaklarınız kurşunlandı mı?
Diliniz yasaklandı mı?
Köyünüzden, ilçenizden kovuldunuz mu?
Yabancısı olduğunuz bir dili konuşamadığınız için aşağılandınız mı?
Yabancısı olduğunuz şehirlerde horlandınız mı?
Sahi siz hiç kurşun sesleriyle uyudunuz mu?
Bomba sesleriyle uyandınız mı?
Kapılarınız tekmelerle parçalanıp
Evleriniz yerle bir edildi mi?
Ve sizin çocuklarınızın cesetleri kıyılara vurdu mu?
Varlığınız inkar edildi mi?
O kadar çok ki sorular
Bitmez, bitmek bilmez..
Onlar bunları yaşadı
Ve hala da yaşıyorlar..
Onlarca yıldır
Adları yasak
Kentleri yasak
Köyleri, şehirleri yerle bir edilmiş
Büyük kentlere göçe zorlanmış
Çocuklarına hasret
Yurduna hasret
Diline hasret
Toprağına hasret
Ve en önemlisi barışa hasret
Kürt Anaları..