sen.. sen soğuk hastahane odalarında sıcak akraba bakışları altında beni geçirirken aklından, aklındaki bende seni yaşıyor düşüncelerinde o vakit. sen beklerken neşter dokunuşunu, hemşire parmağında ki sıcaklığı, beni vurur peyami safa nın dokuzuncu hariciye koğuşu içten içe. onun acıyı muhtesem betimleyeşi hissettirebilir belki o an acını bana..
aylarca beklerken bir dokunuşunu, hiç hesap etmemiştim sesini son okşadığımda gerçekten sonun doğacağını. ulasamamak var sana. atmaması var o narin kalbinin bir daha.. benide öldürmesi, mıhlaması var yere, duvara, mezara. anlamsızlığın o iğrenç sömürüşü var ya hani, o işte.. öyle işte.. bak yine sustum ben, ama eminim anlıyorsun ne demek istediğimi belki onuncu kez..
"kirpiği kapkara tüller" diyor ya şarkıda.. uyumanada aşığımya hani senin, uyumandan korkar oldum.. görmek istemiyorum kirpiklerini, hep o parlak ve kocaman gözlerinle bak bana olur mu?
yarın şüphe kokan o sedyeye yattığın anda ben konayim aklından cıkıp kalbine, ben sokayım kalbini olması gereken ritme, korkma benim için, etki etmez bana verilen elektrik.. elektrik demişken.. o ilk gördüğüm anda sızlayan sol yanım vardıya hani, bu aralar uyusmak üzere sızlamaktan. yaradana şaşırmakta, senaryoya kızmakta, bazen lanet bazen dua okumakta..
'biz' en basit haliyle dediğin gibi elmayız. yarıya bölündüğümüz anda, bir zaman diri kalıp zamanla çürürüz.. ortasında ki cekirdek aşkımız, yuvamız, belki gelecekte ki çocuklarımız..
gitme demeyeceğim gelmeme izin verirsen.. ama sen gitmeyeceksin ki sen zaten, gitmemelisin.