Pervasızca akustik gitarın tellerine vurmaktı özgürlük.
Gözlerinde gördüğün senin yüzyıllar öncesinde dilediklerindi.
Hikayesi olan yaşamının aklından hiç çıkmayan kendine sayıkladıklarındı.
Sandalye masa taşıyordun,beyaz gömlek siyah kumaş pantalon giyiyordun.
Yemeklerini bekleyen masada oturan müşterilere tabaklarını taşıyıp kendin için bir gün her şeyin güzel olacağını söylüyordun.
Amaçların ve hayallerin vardı.
Bir zamanlar sende gençtin.
Bir zamanlar kendine bile inanıyordun.
Yazdıklarını kimse okumuyordu.
Okuduklarında kimse hiç bir şey anlamıyordu.
Pervasızca akustik gitarın tellerine vuran masal kahramanı geldi .
Seni ve anlattığın hikayeleri gerçek yaptı.