sözlük yazarlarının itirafları

entry163159 galeri video563 ses32
    148130.
  1. bunu doğru düzgün yazamamaktan korkuyorum aslında. ben bile çok açıklayamıyorum çünkü kendi içimde. genel olarak herkesin kötü gördüğü insanların iyi bi yönü de vardır deyip bulana kadar gereksizce gözlemliyorum. yani gidip arkadaş olmuyorum tabi ki veya olmak istemiyorum. yani niye durduk yere olmaya çalışayım, gözüme havalı falan geldikleri yok. ki sadece havalı gözükeyim diye öyle davranan da çok var onları konuşmaya bile değmez zaten. neyse işte. bu insanların ufak da olsa iyi bi hareketlerini gördüğümde saçma bi şekilde çok mutlu oluyorum, birine sırf o anlık bile olsa yardım ettiklerinde mesela veya yine birine çıkar için değil içlerinden geldiği için değer verdiklerini hissettiğimde. bu dediğim durum günlük hayatta oluyor, kitaplarda ve filmlerde daha da çok oluyor çünkü doğal olarak gerçekten kötü diyebileceğimiz tipler etrafta daha az var veya gözükmüyorlar varsa da, ki böylesi daha iyi zaten. ama gerçek veya hayali karakter fark etmiyor işte. çok önemsiz bir detaylarının farkına varınca bile ''aslında iyiymiş!'' diye heyecan yapıyorum. hani sanki her insan topluma kazandırılabilirmiş veya o kişi size iyilik de yapabilirmiş gibi. az önce yine başıma geldi hem de şans eseri denk geldiğim eski normal bi türk dizisinde. farkında olmadan 1 saat boyunca kötü adamın iyi yönünü görmeye çalıştım youtube'da sahne videolarını geze geze. evet hatta 70-80 dakika falan böyle çöp olmuş. sondan 3. bölümünde bi tane buldum. refleks olarak birini koruyor, tuzağa düşmemesi için uyarıyor, sonraki kısımlarda yine o yaptığını unutturacak kadar iğrenç birine dönüşüyor ama. hem de iyilik yaptığı aynı kişiye karşı. içim çok garip oluyor böyle olunca her şey birbirine giriyor bende. yani anlayamadığımdan değil, biliyorum bariz kötü işte. dengesiz. ama içimdeki sevinç havada kalıyor ve iyi yön bulmak için çaba harcadıktan sonra fark ediyorum bulmaya çalıştığımı. bi de mesela birinin kaybedeceğini hissettiğim anda, yani ikili rekabetlerde özellikle, kaybedecek olanı tutmaya başlıyorum. sonra üzülüyorum. sonra diyorum bile bile neden onu seçtim de kendimi üzdüm? sonra yine aynı şeyi yapıyorum. ilkokuldaki gereksiz sınıf başkanlığı seçimlerinde bile böyleydim ben. şimdi şimdi parçaları birleştiriyorum. saf kötülük ve ezici bi galibiyete şahit olmayı kabullenemiyorum. ben bi şeyde kaybetsem öyle deli gibi üzülen biri de değilim aslında, bi 10 dakika üzülür sonra aman napayım elimden geleni yapmıştım derim, ya da herkese iyilik yapmaya çalışan herkesle aram iyi olsun diyen biri hiç değilim. istesem de olmaz ki. mutlaka birine bi şekilde gıcık olup terslerim ya da aramı soğuturum. rol yapamam ciddi bi yalan söyleyince kızarıyorum çünkü. kendi seçimimden de değil yani rol yapamamak default olarak gelmiş bana. kendi kişiliğimden tamamen bağımsız olarak böyle hissediyorum yine de. bu da böyle garip bi itiraf oldu.
    8 ...