Sınırlar mesela. Toprakların değil, insanların sınırları.
yolun neresinde yürümem gerektiğini gösteren sınırları ya da bir kadınla selamlaşırken elini kaç saniye sonra bırakmam gerektiğini söyleyen o ince çizgiyi kimin çizdiğini?
Toplumu yöneten basit kuralları... Ya toplumu, yaptıklarını ve kurallarını reddediyorsak.
Aslında Topluma karışmayı hiç istememişsek. Ve başkalarının çizdiği sınırlarda tıkılıp kalmak bize göre değilse? işin kötüsü Kalıplarımızı yeniden şekillerecek o cesareti artık kendimizde göremiyorsak ve sadece düşüncede kalıyorsa bazı şeyler.
bundan sonra kendimizi gerçekten mutlu hissedebilir miyiz?