behçet necatigil

entry110 galeri
    92.
  1. şiirle ilgili görüşlerini içeren kitabının adında bile çok anlamlılığı kullanan söz sihirbazıdır:
    Behçet Necatigil bile/yazdı.

    Kitap kurdu bir edebiyat öğretmenidir. Yüzü satırlarda solmuştur.

    Dışarının, sokakların sahteliğinden, her türlü kurtlar sofrasından evlere sığınmış bir şairdir. Ev, dışarıdaki büyük savaşın sığınağıdır. Evle ilgili birçok şiiri vardır. Birkaç tanesi şöyledir :

    Kurşun
    Bitkinim, bitkinsin
    Saçlar ağarır ümitlerle beraber
    insanın evi olması
    Büyülenmiş gibisin.

    Satırlarda soldu yüzün
    Kalabalık evlerde eğreti
    Üzgünüm, üzgünsün
    Mumlar eridi.

    Sokaklar, eğlenceler uzakta
    Farkında bile değilsin
    Hasadını esirgeyen toprakta
    Bitkinim, bitkinsin.

    Çökmüş siperlerden kurtulan yorgun
    Askerleri düşün
    Yeraltında saatler
    Yılları ömrümüzün.

    Bilmezden gelsek de
    Gün sönmeye başladı
    Seneler eriyor cenkte
    Yaşamaya vakit kalacak mı?

    Diyelim kurtardık hayatı
    Ya ansızın yalnızsak
    Ya külçeleşir de ayaklar
    Yürüyemez olursak?

    Yahut askerleri düşün
    Tam çıkmışlar siperden
    Bakıyorsun
    Pusudaki tepelerden bir kurşun.

    Evin halleri

    Evin yalın hali
    ister cüce, ister dev
    Camlarında perde yok
    Bomboş, ev.

    Evin -i hali, sabah,
    Geciktiniz haydi!
    Uykuların tatlandığı sularda
    Bıracaksınız evi.

    Evin -e hali, gün boyu,
    Ha gayret emektar deve!
    Sırtınızda yılların yorgunluğu
    Akşam erkenden eve.

    Evin -de hali, saadet,
    Isınmak ocaktaki alevde
    Sönmüş yıldızlara karşı
    Işıklar varsa evde.

    Evin -den hali, uzaksınız,
    Hattâ içinde yaşarken
    Aşkların, ölümlerin omzunda
    Ayrılmak varken evden.

    içerlek
    Onlar evlerde yaşamazlar mı, şaşıyorum.
    Evlere uğramaz, evlerde iş yapmaz,
    Bakmazlar mı bir şeye, şaşıyorum.
    Bakkallar, kasaplar, çarşılar..
    Onlar evlere hiç bir şey almazlar mı, şaşıyorum.
    Yollarla, sokaklarla, kahvelerle iş bitmiyor ki!
    Trenler, gemiler, düşler bırakıyor insanı bir yerde,
    Sonra gene dönülmez bir yol gibi ev!
    Onların yolları, akşam üstleri, gece
    Sona ermez mi evlerde, şaşıyorum.
    Yorgunlukları yollara yaymak, iyi ama sonu yok ki!
    Sevdalar sokaklarda serin ama sonu yok ki!
    Bölüşmek umutları, paylaşmak acıları, bunalmak,
    Ummak yarınlardan bir şey, evcek yok mu,
    Şaşıyorum.
    Evcek, uzaktan da olsa, yüzlerine tutulan ayna
    Yansıtmaz mı hiçbir şey onlara?
    Yaldızlı süslerle örttüğümüz oyuklarda
    Yalnız en yeni çorapları asıp ele güne karşı
    Tespih böcekleri gibi kaçınık yaşamak!
    Hangi utançtır alıkor bizi bu kadar
    Vermekten evlerdeki yitik şarkıları, şaşıyorum.
    Şiirlere bir insan, evlerden bir şey katmadan
    Nasıl girer, şaşıyorum.
    Örneğin daha demin kavgalar, dargınlıklar
    Varken - işliyen saatler gibi alışılmış -
    Kapı çalınsa, biri gelse, gülüşlerin, kaynaşmaların
    Birden başlaması yok mu afallamış odalarda?
    Onlar huysuzluklarda donmuş, katı
    Bir türlü bitmek bilmeyen ay sonlarını
    Hiç mi yaşamazlar, şaşıyorum.
    Kanlı kırmızı yollarda, beyaz sinirli soluyan
    O azgın yatıştırıcı ay başlarını onlar
    Hiç mi bilmezler, şaşıyorum.
    Geçer gider ömürler kışlar, baharlarla değil,
    Eriyen yağlar, tükenen sabunlarla geçer gider.
    Çocuklar büyür gider, başlayan şarkılarla değil,
    Eskiyen giysiler, tükenen güçlerle büyür gider.
    Evde hasta oldu mu hepimiz hastayız
    Onlar hastalık nedir bilmezler mi, şaşıyorum.
    Onlar hep ev dışında mı, şaşıyorum.
    Sırlı küplerden sızan iplik-ince bir su iken ömrümüz
    içerdeki seslere nasıl tıkanır kulak, şaşıyorum.
    Ah, bu çılgın oyunlardan uzaklara da kaçsak
    Değil mi ki odaların eni boyu belli,
    Değil mi ki görmekten hep aynı yüzleri, bıkmış
    insanların soluğunu iletir birbirine
    Hattâ ayrı odalarda ayrı yataklar.
    Değil mi ki kezzap gibi damlar göze
    Kimi gece düşman
    Sıcak kollar gibi sarar soğuklarda bizi
    Kimi gece dost ev.
    Nasıl yaşanırdı dönüşler de olmasa unutuşlarda
    Bir şifalı su gibi ılık, arı dönüşler
    Ah, nasıl taşınırdı sürüp gitseydi hınç!
    Gene de hiç kimse kurtulamaz içinde büyüyen
    Bu korkunç boşluktan, diyorum.
    Kurtarırsa o kurtarır bizi, ne aşklar, ne yaşlanmak
    Ne avuntular dışarda.
    Dünyada mutluluk adına ne varsa başkaca
    Evcek, evlerde yaşar yaşarsa.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1410444/+
    8 ...