"çiçekli başörtüsü ve daracık pantolonuyla, çamlıca parkının kuytularında, sevgilisiyle öpüşen genç kıza, özgürlüğünü mustafa kemal'e borçlu olduğunu hatırlatmak istiyorum." cümlesiyle taşı gediğine koymuş milletvekili.
bazı arkadaşların da zoruna gitmiş. "olur mu la öyle şey" demişler. üzülmüşler, kınamışlar, saçma bulmuşlar. ne var ki çiçekli başörtüsüyle bu haltları yiyen birisi olduğu fikri kimseye garip gelmemiştir. çünkü biliyoruz ki böyle insanlar var. başörtüsünü her kadın şavak pavey'in de dediği gibi isteyerek takmıyor. demek ki neymiş? ahlak başörtüsüyle ölçülmüyormuş. o zaman başbakan her gittiği yerde sürekli "benim başörtülü bacım" demeyecek. diğerleri bacın değil mi? ya da çiçekli başörtüsüyle parkta yiyişen hanımefendi de bacın mı? bu durumda parkta yiyişmeyen açık kadın bacın değil? öyle mi? senin mantığına fabrika kurayım akepe. sizi hala iktidarda tutan zeka seviyesine de turp sıkayım.