''Kumandan ve zabitlere de işaretime askerin dikkatini çekmeleri emrini verdim. Ondan sonra hücum safının önünde bir yere gidildi ve oradan kırbacımı havaya kaldırarak hücum işaretimi verdim. Bütün askerler, subaylar artık her şeyi unutmuşlar, bakışlarını, kalplerini verilecek işarete bağlı bulunduruyorlardı. Süngüleri ve bir ayakları ileri uzatılmış olan askerlerimiz ve onların önünde tabancaları, kılıçları ellerinde subaylarımız kırbacımın aşağıya inmesiyle demirden bir kitle halinde aslan gibi saldırıyla ileri atıldılar. Bir saniye sonra düşman siperleri içinde ilahi bir bağırtıdan başka bir şey işitilmiyordu: Allah Allah Allah!...''