hazreti muhammed e hazret dememe hakki

entry37 galeri
    25.
  1. Ölmüş bir "muhammed"in arkasından kendisine yönelik sıfat yakıştırmaları temelli olarak sözlüğün gerim gerildiğine, konunun her yönüyle kısa ve öz olarak ilk entryde apaçık belirtilmesine karşın ve karşı çıkanlarının -hz. kelimesini uygun görenlerin- bir çoğunun somut nedenler göstermek yerine söz konusu kelimeyi kullanmayanlara bok atmaya çalıştıklarını gösteren durum. Bunun böyle olması doğal bir bakıma; çünkü ülkemizde özellikle futbol, siyaset ve din alanında herkes en iyiyi, en doğru ve en ideali kendisinin bildiğini iddia ettiği için farklı görüşlere yaşam hakkı tanımaması ve fanatikliğini yüzüne gözüne bulaştırması olağan. Özellikle dini aşırı uçlARda yaşayan köktenci zihniyetin en büyük tutkularından biri de kendisi gibi olmayan, düşünmeyen ve inanmayana yaşam hakkı tanımamasıdır. Zaten birçok araştırma da kendine kapalı inançsal yapılarda bireyin ne denli köleleştirildiği ve uyumsuzlaştırıldığını, dogmatikleştirildiğini gözler önüne sermekte. Söz konusu kesim, kendisi gibi inanmayan, farklı bir inançsal yapıya veya inanmamazlığa yönelen bir bireye hiçbir şekilde, ne düşüncede ne de eylemde dile getiriş ve uygulayış hakkı tanımadığı gibi, özünden gelen tahammülsüzlük tohumuyla kendisinden radikal görüdüğü kesimi tu kaka etmekte. Yani kendi inançsal yapısını herkes için, tüm insanlık için doğru bulmasını ve herkese empoze ederek empati kurma yoluna gitmeyişini bir kenara bırakırsak, sınırları bile kendileri çizmiş durumdalar.Yani kendi inandıkları şeyin içeriğindeki kutsiyet taşıyan her türlü insan, tavır, eşya,araç, gereç vb.nde kendileri gibi inanmayana da bir dayatma yapmış durumdalar. Bu dayatma öylesine uç boyutlara gelmiş durumda ki, aksi iddia edilen bir konuya karşı somut deliller, fikirler, neden-sonuç ilişkilendirmeleri veya anti tezler üretmek yerine cahil ve ezbere yaşayanın yaptığı gibi karalama ve küfür yoluna gitmekteler, üstelik küfrün kendi inandıkları yapıda ne denli yasaklandığını bilmiyorlarmışçasına. Herkesten aynı tavrı ve onayı beklemekteler. Kendilerinin saygın bulduklarına (bkz: muhammed) başkalarından da aynı saygınlık göstermesini beklemekteler. Lakin şunu göz ardı ediyorlar ki, o da "muhammed"in saygınlığının kime ve neye göre olduğu? Zira bu yalnızca müslüman olanlar içinse bu kabul kendilerini niçin tatmin etmemekte ve başkalarından da aynı kabulu istemekteler. Bu noktada adama şu soruyu sormazlar mı:" Sen kim oluyorsun da benim kişi nitelendirmelerime karışırsın?" "ayrıca sana bunu ve beni yargılama hakkını kim veriyor, bunu nereden sahipleniyorsun" ASlında bu vb. müslümanların yanıtlaması gereken o kadar çok soru var ki, bunun devamında ne format kalır ve ne de sözlüğün veri tabanı. Şiğmdi burada sınır nerede belirleniyor? Sınır eğer saygıysa bunun da net bir tanımlaması yapılmalıdır. SAygı nedir, kimin içindir? Bunun sınırı, ihlali, yaşama uygulanabilirliği ne kadardır? Konu gayet net ve açıktır. SAygı beklenmez, hak edilir islamcı ökkeşler! Evet, türban çığırtkanı olanlarınız o renkli örtülerinin altından, çember sakallı olanlarınızsa takkelerinin altından kafalarına bunu tekrar tekrar sokmaya çalışsın, sokamıyorsa da biraz zorlasın, denesin en azından... Gerçekleşemeyeceğini göreceksiniz ama bilmeniz gereken bir şey daha var. Sizin gibi düşünmeyenden bekleyebileceğiniz tek şey, aslında sizin de hayata geçiremediğiniz şeydir: "tahammül" Evet, insanlar başkalarının kutsal gördüklerini kutsal görmek zorunda değillerdir. SAygı göstermek zorunda ise hiç değillerdir. Bu "muhammed" olsa dahi böyledir, biliyorum bunu kabullenememeyeceksiniz ama hiç kimse bir diğerine "muhammed'e hz. diyeceksin dedirtemez." Tabi kimse de durup dururken sizin "muhammed"inize kötü sıfatlandırmalarda bulunma derdinde değil. Burada yapılması gereken tahammüldür. Bu da başkasına karşı yaşam ve düşünüş hakkı tanımaktan, yalnızca insan olmasından doğan hak ve hürriyetlerinden kaynaklanır. Yani sizlerin yanından bile geçemediği gerçeklik! Hazret kelimesini kullanmak istemeyenden sadece bunu bekleyebilirsiniz, saygı bekleyemezsiniz. Çünkü saygı beklenmez hak edilir!
    Zaten bu köktencilerin en büyük sorunlarından biri de etiketçiliktir. Evet, daha doğumundan itibaren gelişen süreçte aile tabanlı ve toplum destekli olarak kutsiyetler önceden belirlenmiştir ve buna uygun roller de biçilmiştir. Bu rolleri en iyi şekilde yerine getirene de türlü pohpohlamalar ve onaylar bahşedilmiştir. Ve her daim kutsal gösterilenlere dil uzattırılmak istenmemiştir. Bunun sonucunda da tahammülsüz bireyler yetişmiştir. Sıfatları önceden çizilen bir dinde, inananlarca uygun görülen "muhammed"in fikirleri, düşünceleri benimsenmek yerine farklı düşünenlerden olabildiğince soğutulması gerçekleştirilmiştir. Kendisi gibi olmayanlara en uç, kötü sıfatlandırmalar da yakıştırmaktan çekinilmemiştir. Hiçbir konuda uzlaşmacı ve empati yollu bir tavır gösterilmemiştir ve bunlar hala süre gelmektedir. Madem sıfatları çiziyorsunuz, bırakın da kimin ismini nasıl anacağımıza bir karar verelim, çünkü sizlerin hegamonyasına ve boyunduruğuna hiç bir zaman girmedik ve girmeye de niyetimiz yok. Zaten ucundan kıyısından siz de alelade bir kul değil misiniz? Siz de ölümlü değil misiniz? siz de bir nefes kadar değil misiniz? SAhi, siz aslında kimsiniz?..
    4 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük