kız olsun, erkek olsun hisseder bu zorunluluğu. zira kökenleri norveçten olmasına rağmen tüm dünyanın türk olarak kabul ettiği, büyük felsefe adamı osman sınav vakt-i zamanında; "zafere giden yolda çekilen çile kutsaldır" derken, tam da bu konuyu kastetmiştir.. o sözün gelip dayandığı yer karı, kız meselesidir yani..
hangimiz yapmadık ki bunu? kim cesaret edebildi, deli gibi hoşlandığı ve aşka doğru dört nala giden bi hissi ortamda karşıdakinin esprisine gülmemeye, "öeehh baydın lan içimi iğrenç esprilerinle!" demeye? yapamadık anam.. yapacak cesaretimiz yoktu zira. dedik ya zafere giden yolda çekilen çile kutsal, katlanacaksın mecburen.
lan normalde bi arkadaşın yapsa, bi daha ortama almayacağın, esnsesine şaplak atıp, cins cins yüzüne bakarak göt edeceğin espriler nasıl da anlam kazanıyor hoşlanılan kişi yapınca. anlamak mümkün değil.. gülüyosun felam.. ha sahte de değil o gülüşler, belirteyim. içinden geliyor o esnada. garip bi hissiyat vesselam.
hani yapmaz belki böyle bi espri ama hadi yaptı diyelim; "murat, koyyum da tur at!" mesela. normal bi zamanda, yapan recep ivedik de olsa gülmüyorsun, gülemiyorsun ama bunu hoşlandığın kişiden duyunca farklı oluyor hissiyatın. yarılıyosun amına koyyim şahsiyetsizce.. ki "coşkun sabah şekerleri", "gökhan gönül dostları" türünden olanlara değinmiyorum bile.. onlara da sen, kendin paye biç aybalam.
velhasıl; duygusal atmosfer nedeniyle şuurunu yitirmiş insanın hissettiği şey bu. ama dışlamamak, tokatlamamak lazım böylelerini.. masumlar sonuçta.