Aç parantez; ye şaplağı, yaşamaya başla. Aç parantez; gör anne babayı, tat sevgiyi. Aç parantez; ağla, acık, doldur altını. Aç parantez; dinle ve konuşmayı öğren. Aç parantez; emekle, yürü, koşanlara yetiş. Aç parantez; ye yemeğini, sor aklındakini, al cevabını, sus otur sonra. Aç parantez; tanış kelimelerle, okumayı sök, ezberle yazılanları. Aç parantez; izle insanları, ayak uydur düzene ve katıl sağ kulvardan yarışa. Aç parantez; oku yazılmış şiirleri, taklit et senden önceki aşkları ve diz dizelerini.
Hayat sağa bakan parantezlerden ibaret. Suya atılmış taş misali, iç içe geçmiş halkalar. Her bir insanın özenle veyahut yanlışlıkla açtığı parantezler, her bir anın kendi tek yönlü eğik çizgisi. Aç parantez; yalnızlığı, çaresizliği ve kelimelerin anlamsızlığını hisset. Aç parantez; depremleri, yangınları, katliamları, intiharları, ölümcül hastalıkları ve bilhassa yaşadığın dünyanın karanlığına tanık ol. Aç parantez; doğan güneşi, batan ayı, geçen günü, eksilen ve kalan ömrü tek nefeste kucakla. Aç parantez; lezzetli yemekler ye, zaten bilineni yeniden keşfet, güzel insanların içindeki kötülüğü bilmeden tanı, bir de mümkünse eğer; düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Yaşam bir parantez paradoksundan ibaret. Bildiğimiz, tanıdığımız, gördüğümüz, yaşadığımız, tükettiğimiz, ürettiğimiz, sahiplendiğimiz, kirlettiğimiz, inandığımız ve inkar ettiğimiz her bir insan, her bir yer, her bir şey, her bir an ve zaman bir öncekinin içine gömülmüş bir oval çubuk sadece. ister inanın ister inanmayın ama, film şeridine benzetilmiş ömür denilen nane; bir iki satırlık parantez dizisi, o kadar. Aç parantez; doğ ve hayatta kal. Aç parantez; hisset ve doldur sayfaları kelimelerinle. Aç parantez; bitir defteri, dür ve sok kolunun altına. Aç parantez; öl ve başlasın çalmaya; gidiyorum elveda. Kapa parantez.