"...o gün gene toplanmışız arkadaşlarla, ama ne biçim muhabbet var, altımıza sıçıyoruz gülmekten.
kahkaha atayım derken bizim selahattin'in boğazına kuru üzüm kaçtı. ayı muzaffer telaş içinde kalktı, selahattinin arkasına geçti, kollarını kavradı, kendine doğru çekerek havaya kaldırıp indirdi bir kaç kez.. kendimi hareketin ilginçliğine kaptırmıştım. heyecan içinde arkadaşlara baktım, hiçbir şey yokmuş gibi çekirdek çitleyip muhabbet ediyorlardı. siyahdalya gözüme ilişti. parmaklarının arasındaki çiğdem tanesini ağzına götürürken donup kalmıştı. gözgöze geldik, "naptı lan o öyle?" der gibi bakıyordu."
az önce kıçımdan uydurduğum bu hikayeden anlamanız gereken şudur ki; kuru üzüm bilhassa kış mevsimlerinde tüketilmesi çok faideli olan bir kuru yemiştir.
şaka tabi.
siyahdalya diyorum.. ayrıntıları gözden kaçırmayışı üstelik mizahla aktarışı, olağan karşılananlara şaşırışı üstelik ustalıkla örnekleyişi.. ifadeleri sağlam, güldürmeyi de hüzünlendirmeyi de en kralından beceren, neşe veren yazar.
oku arkadaşım. tespitlerine şaşıracak, gülerken okul önlüğünün cebindeki kuru üzümlerin tadını hatırlayacaksın.