ingilizce yazılı giysilere hayır kampanyası

entry24 galeri
    23.
  1. şimdi bir türk dili ve edebiyatı öğrencisi olarak hiç destekleyemeceğim kampanya. hiç kimse kusura bakmasın. bir de başlığı açan arkadaşın rumuzuna bakıyoruz? aa metamorfoza uğratılmış bir arapça kelime. evet evet...!

    yani büyük türk şirketlerinin isimlerinin türkçe olması diye bir kampanya var etsen ona varım bak, tamam. fakat dünya küçülüyot, küreselleşiyor, bunu da göz ardı etmemek lazım. yani şimdi durum çok ilginç...hakikaten...düşünün bi' adam dünya çapında bir dev. diyelim ki benetton...üzerinde ingilizce, fransızca ya da x dilinde bir yazı var. ve adam bunu sana satıyor. mal ayıplı da değil ha. gayet güzel, kaliteli filan. peki sen ne yapıyorsun? üzerinde ingilizce yazıyor bunun, almıyorum diyorsun.

    ben bu kampanyaya katılan arkadaşlara seslenmek istiyorum. eğer kendileri, lcw, nike, adidas, benetton ve bilimum dünya çapındaki markaları bir daha almayacaklar, bu ürünlerden tüketmeyeceklerse tamam o zaman. fakat hayır, hem biz tişörtler üzerindeki ingilizce kelimelere karşıyız, hem de biz bu markaları giyeriz diyorsanız kusura bakmayın buraad uzaydaki kara deliklerden daha büyük bir paradoks var.

    bakın bu zihniyet giderek tehlikeli oluyor. bunun bir adım ötesi de japonca döğmeye hayır kampanyası olur ki, beni koltuğumda düşürür, güzelim çanağımdan eder.

    birde arapça kelimeler var onlara da karşı çıkalım o zaman da tam olsun insanlarına da birkaç sözüm var benim. öztürkçecilik diye bi' akım var. bunu araştırıp okuyabilirler de ben burda onu bi' özetleyeyim. bu akım işte sizin gibi bir mantaliteyi savunuyor. hani arapça olan herşeeyi dilden atalım ve yerine öztürkçelerini getirlerim. e iyide kardeşim öztürkçenin kelime vardlığı 3000 kelime civarı. razı mısın sen bu kadar kelime ile kendini ifade etmeye? ama zaten günlük 100 kelime ile konuşan insanlar olduğumuz için bize koymaz belki.

    işte öztürkçecilik ile ilgili attila ilhan'ın düşünceleri bunlarda;

    "...ben ayrılırken oradaki türkolog bana döndü ve çok güzel bir istanbul türkçesi ile "türkçeyi ne yapıyorsunuz?" dedi. ben çok şaşırdım. "ne yapıyoruz?" dedim. "çatısını, iskeletini kırıyorsunuz." dedi. ve bana kısaca izah etti ki özleştirme dediğimiz şey, saçma sapan bir şeydir. türkçe bugün islam kültür çevresi içindedir. bu kültürün temeli de arapça ve farsçadır. bizim dilimizde bunların bulunmasından tabii bir şey yoktur. temizlemeye kalkmak çok büyük bir yanlıştır. ben dedim ki, "latince ve yunanca kelimeleri atarsanız fransızca ne olur?" 200-300 kelime kalır. hiçbir gocunmaları yok adamların bu yüzden. bunu icat ettiler bizde, özdeşleştirme yapalım diye. kafam benim bu işe hiçbir zaman yatmamıştır. bir ara taktım, "yanıt" kelimesi var, hiç sevmiyorum. yanıt kelimesi acaba öteki türklerde ne? yanlış hatırlamıyorsam sekiz türkçe konuşan kavime sorduk bunu. çok şaşırtıcı bir sonuç geldi. hiçbiri yanıt demiyor bir kere. ikincisi cevp, cuvb, civb ama hepsi cevap. çeşitli şekillerde söylüyorlar. bir kere sen medeniyetini bil arkadaş. sen bu medeniyetin çocuğusun. sen bu medeniyetin içinde yeni bir sentez yapacaksın. sen bu medeniyetin içinde sosyalizm yapacaksın. önemli olan metod. metodu alacaksın, biz bunu sosyalistler olarak yapamadık türkiye'de."

    evet, yukarıda da söylemiş olduğum üzre cumhuriyet dönemi aydını bizi geri bırakanın "islam ve onun sindiği kültür" olduğu kanaatine kendisini inandırmış, kendi komplekslerini aşamamaları sonucunda bir kısım aydının karşı çıkmasına rağmen öztürkçecilik adı altında dilimiz tasviye edilmiştir. buna en manidar örneğe ise dil devriminden sonra karşılıkları bulunmak istenen yabancı sözcükler için açılan bir gazetede açılan yarışmaların birinde rastlamak olasıdır.

    "bekgü: devamlı, zevalsiz /bekgütaş: abide, heykel, dikilitaş/ bekgüil: devamlı memleket, vatan./ bodun: kavim, kabile/ bök: kuvvet / bay: zengin /eç: büyük birader/ bediz: süs vs. "
    (son posta, 11 mart 1933, s1-11)

    şimdi hoş âb, hoşaf olmuş efendim bu Farsça diye bunu atmalı mıyız? Neyse yazıda bir bütünlüğü sağlayamadım ama anlatmak istediğim anlaşılmıştır umarım.

    Bu arada dil yaşayan bir varlıktır ve onun diğer dillerle etkileşimi onu daha güçlü kılar. Dil zaten Anadolu insanı tarafından da korunuyor aynı zamanda. Kimsenin korumasına ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. biraz ziya gökalp okumak lazım...Ben bugün bunu gördüm.

    Ya da günlerdir görüyorum...!
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük