Bazen bir şeyler karalamak isterseniz büyük bir hevesle. Açarsınız sayfaları, alırsınız elinize kalemi. Bütün şartlar uygundur ortaya çok güzel bir yazı çıkarmak için artık. Sonra beklersiniz. O ilk kıvılcım anını. Düğümü çözecek olan o anı.
Bildiniz mi o anı?
Bu şekilde aylarca bekledim ve bir gün bile bu hevesimi kursağıma dolduramadım. Ne çok istedim bir bilsen. Ne kadar zormuş insanın dayanamam dediği şeylere dayanmak zorunda bırakılması. Yanlış anlama beni. Bazı olmaması gereken şeyler oldu hayatta. Sitemimi kendine yorma.
Sana vedam hiç iyi olmadı. Bu olmamışlık, bu saçmalık... benden geçmen için olmayacağım şeyler oldum sana. Biliyorsun.
Olur da görürsen bir gün bu yazımı gülüp geçersin umarım. Sever, sevilirsin.
Benim bir kişiliğim vardı ya hani. Oturmamış olan. O oturdu biliyor musun? Valla...
Sonucunun sıfıra vardığını daha yazmaya başlarken bildiğim çok bilinmeyenli denklem. Hep dediğim gibi... Keşke başka bir zamanda karşılaşsaydık.