Görüldüğü üzere, kuran'ı eleştirirken yine, kuran dışı kaynaklardan, geleneklerden faydalanılıyor.
sondan başlamak istiyorum.Kur'an'da erkekler kadınlarla yan yana gelemez, onlarla konuşamaz diye bir kural yoktur.Kur'an'da "zinaya yaklaşmayın!" diye bir kural vardır.
zinanın yolunu kapatmanın yolu evet, bir takım kitleler tarafından, kadının erkeklerle konuşmaması, hatta evden.bile dışarı çıkmamasıdır.Fakat bu asla Kur'andaki gerçekle uyuşmayacaktır.Ayrıca zinaya yüz sopa cezasının şartı da 4 şahit bulunmasıdır.Bakın bir insan iki kişiyi zina ederken görse yine de yaptırım uygulanmıyor.Hatta iki kişi görse o bile yaptırıma yetmiyor.Ve hatta devam edelim üç kişi görsün, işe bakın ki bu da yaptırım için yeterli değil. Tanrı zina edenlere yaptırım uygulanması için dört kişiden şahitlik istiyor. ayrıca üstlerinde örtü olsa yine yaptırım uygulanmıyor işe bak. bu dört kişinin cinsel organların birleşimine şahitlik etmesi gerekiyor.
Ayrıca olaya başka bir açıdan yaklaşırsak, zina eden iki insanın dört kişi veya daha fazlası tarafından görülmesi, alenilik demektir. yani diğer bir deyişle, kamuya açık alan veya insanların kullanım alanlarında yapılan bir zinadır. çünkü kimse evinde zina yaparken 4 kişi veya fazlası tarafından görülemez, bu gerçekten uç bir hayal olur. fakat siz toplum içinde, okulda, hastanede, kütüphanede vesaire. zina yaparsanız, zinayı teşhir etmiş olursunuz ve bu kur'an'a göre toplum yapısını bozar ve bu toplum yapsının bozulmasının önüne geçilmesi için, zina eden bu iki insana 100'er sopa vurulur.100 sopayı da sakın "haydar" ile kafasını gözünü yarma olarak algılamayın.bu 100 sopanın maksadı, toplum içinde kötü bir iş yapmış olan bu iki insanı utandırmaktır. ama siz "zinanın nesi kötü?" diye tanrı'nın yokluğunu ispatlama muhteşemliğine erişirseniz ona diyebileceğimiz bir şey yok.
gelelim diğer konulara, kur'an'a göre insan özgürdür. kadın isterse dışarı da çıkar, makyaj da yapar, mini etek de giyer. bu o kişiyle tanrı arasında görülecek bir hesaptır. kimsenin kadının giyimine yaptırım yapma hakkı yoktur.fakat tekrar hatırlatayım, 100 sopa cezasının tek şartı dört adet şahit olmasıdır. yani makyaj yapıp dışarı çıkan, sahne alıp şarkı söyleyen kadının 100 sopa cezası ile alakası olamaz. fakat yaptığı işlerin ne derece doğru olduğunu yine tanrı bilecektir.
diğer bahse geçecek olursa, eğer kafirun sursindeki ayet gibi (bkz: sizin dininiz size, benim dinim bana) mekke döneminde, yani müslümanların, müşrikler tarafından ezildiği bir dönemde dinde zorlama yoktur ayeti inseydi, evet düzen kurulana kadar böyle geçiştirildi diyebilirdik.
Fakat "dinde zorlama yoktur..." diye başlayan ayet, bakar suresinin bir ayetird ve bakara suresi medinede inmeye başlamış, 10 yılda tamamlanmıştır. neden "bütün gayrimüslimleri öldürün" gibi bir emir verilmemiş de, "dinde zorlama yoktur" denilmiş? bence üzerinde düşülmesi gereken bir soru.hem de uzun uzun.
maide 33'e gelirsek...ayetin başındaki kimler kast ediliyor bakalım..."allah'a ve rasulüne savaş açanlar"
kimse "ben falanca falance sebeplerden dolayı kur'ana veya islam'a inanmıyorum" deyince savaş açmış olmuyor.
ayrıca şu ayet de bu konu hakkında aydınlatıcı olabilir "mumtehine 8: allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. çünkü allah adalet yapanları sever."
din hakkında savaşmak, karşıt görüşe sahip olmak demek değildir, dini yok etme çabasında olmak, müslümana baskı yapmaktır.
ayrıca bu noktada entrysini okuduğum bir yazardan altını da güzel olacaktır:
"şunu sorabilirsiniz? buradaki "savaş" ifadesiyle acaba müslümanların savaş açmasından mı, yoksa karşı tarafın savaş açmasından mı bahsediyor. müslümanlara savaş izninin verildiği ilk ayet bakara 190'dır: "size karşı savaş açanlara, siz de allah yolunda savaş açın. sakın aşırı gitmeyin, çünkü allah aşırıları sevmez."
ayetlerin önünü sonunu kesip bir de bunları uydurma hadislerle desteklediğinizde "kan, kan, kan!" diye bağıran bir tanrı çıkıyor ortaya."