kendi kanınız kadar yakın gördüğünüz kişiye aşık olmak o kadar absürd değil aslında. çünkü her allahın günü bir arada, her zor anda iç içeyseniz gönül kayıyor maalesef. yine de yakışıksız, kabullenmesi zor bir durum.
diyelim ki adını koydunuz hissettiğiniz duygunun. tamam, aşıksınız. bir şekilde anlattınız ona derdinizi, zaten gözlerine özlemle bakışınızdan anlamaması imkansız! size dese ki " oldu mu ya? sen bunu bizim dostluğumuza nasıl yaptın? " haydi açıklayın bakalım art niyetsizce sevdiğinizi. sizi dostluğunuzun katili olarak görmeden önce ona istem dışı olduğunu kaç kere söylemeniz lazım? zaten o saatten sonra dostluk biter, araya duvarlar, engeller girer. soyutlar sizi kendinden, yabancılaşmaya başlar, onu kaybedersiniz...
oldu bu ya, onun da gönlü varmış sizde. peki ya dostluk? hani kankaydınız siz? sevgili oluverdiniz bir anda, o günlerde paylaşılan o hesapsızlık gitti. o rahatlık gitti. o güzelim dostluk aşka dönüşünce bakış açıları değişti. arkadaş olarak sizi rahatsız etmeyen şeyler rahatsız etmeye başlayacak artık. hepsi bir yana, geçmişten gelen dostluk hisleriyle sevgilinize nasıl davranacağınızı şaşıracaksınız. en sonunda bir şeyler kökten kopacak. onunla ilgili bir şeyleri daha kaybettiniz...
yine de olmaz olmaz demiyorum, her şey insana özgü bu hayatta. çok riskli bir durum ve kaybedebileceğiniz şey çok büyük. ben olsam, bu riske girmezdim...