''her ne olursa olsun dinci kesime olan hafif sempatileri de gözlerden kaçmıyor bu arkadaşların.''
ve ikinci yazıda geçen cümle:
''ayrıca hiçbir marksisti dinci sempatizanı olmakla suçlamadım.''
buna geri adım atmak mı dersiniz, oportunist yaklaşmak mı dersiniz, kaypaklık mı dersiniz yorum tamamen size ait sevgili okuyucu.
bu konuda elbette ideolojiler tartışılır, ama bel altından saldırmadan olmalıdır bu eğer kale alınması bekleniyorsa. (genel konuşacağım buradan sonra diğer yoldaşların affına sığınarak) ve evet, ideolojiler tartışılsa bile biz komünistlerin bu savaşın içinde olmadığı gerçeğini değiştirmez bu. daha önce her komünist cephenin teorisyenlerinin tespit ettiği gibi tepede yaşanan bir burjuva savaşıdır, iki burjuvazinin kendi statükocu anlayışını hakim güç oluşturma mücadelesinden başka birşey değildir. komünizm ise halktan, işçiden yana ve her türlü burjuvazinin ve onun statükosunun tahakkümüne karşı bir ideolojidir daha önce de onyüzbinmilyonkez söylendiği üzere. kaldı ki biz hiçbir zaman tarafsız olduğumuzu ilan etmedik, objektif bir bakış açısıyla baktığımızı söylemedik bu olaya. komünistlerin tarafı halktan yanadır ve bu olaya da halk çerçevesinden, işçinin gözünden bakmaktadır. ancak takdir edersiniz ki gerek bu savaşın içinde olmadığımızdan, gerek de şu anki savaşın iki ideolojiden birinin mensubu olmadığımızdan bunu en mantıklı ve doğru yorumlayabilecek olanlardan birisi biz komünistleriz. doğru nedir? doğru halktan, akıldan, bilimden yana olmaktır biz komünistlerce. bu şekilde yaklaşan herkes komünist olacak değildir elbette, lakin -çakma converseli komünikleri çıkardığımız takdirde, ki en baştan kastımın onlar olmadığı çok açık- tüm komünistler olaya bu açılardan bakarlar ve bakmalıdırlar da.
rejime karşıt olma meselesine gelince. 80 sonrası kemalizmini benimsemiş arkadaşlara biraz araştırmalarını salık veriyorum, 71 ve 80 darbeleri halkçı yanı ağır basan, burjuvadan değil halktan yana tavır koyan mddcilerin, kemalistlerin de üzerinden silindir gibi geçti. abdi ipekçi, ilhan selçuk, hasan cemal, uğur mumcu, ahmet taner kışlalı gibi nice halkçı kemalist doğrudan ya da dolaylı olarak ortadan kaldırıldı. sağ kalanlar ise ya kemalizmin liberal kanadına (hasan cemal) ya da faşist kanadına (ilhan selçuk) tutunarak hayatta kalabildiler ancak. yani halktan, emekten ve emekçiden yana olan herkesi ezdi şu anki ''militarist faşist rejim'' (bu ibareyi önemle vurgulamak istiyorum). bu rejimin yanında olmamız mı bekleniyor bizden? gitmek isteyenler varsa buyursunlar ama kusura bakmayın ben yokum, hiçbir komünistin de peşinizden geleceğine ihtimal vermiyorum. böyle düşünmek de dincilerle ittifak olarak algılanıyorsa eğer yuh derler adama, harbiden yuh hemde...
''olayın köküne inmeye çalışmak gösterilecek argüman olmadığı için ideolojilere basma kalıp bir şekilde saldırmak manasına gelmez.''
deniyor ki buna ben de yürekten katılıyorum. işte bu yüzden mesnetsiz saldırılar yerine argümanların çatışması, fikirlerin tarışması gerektiğine vurgu yapıyorum karalamalara karşı hemen her yazımda.
düşmanımın düşmanı dostumdur felsefesine gelince, olaylara böyle yaklaşan sosyal demokratlar ya da '17 ağzıyla menşevikler ve pkk gibi, eta gibi oluşumların ne kadar komünist (veya sosyalist) olduğu marx*'tan lenin*'e, rosa*'dan torçki*'ye bir çok sosyalist teorisyen tarafından açıkça vurgulanmıştır. sosyalizmin karşıtı kapitalizm olduğuna göre onla yapılacak her ittifak alenen oportunizmdir, ki bu çeşit ittifakların ya da kapitalizmle -onların koyduğu kurallara göre üstelik- barış içinde mücadelenin başarısızlığa uğrayacağı, sosyalizme ve halka faydadan çok zarar getireceği gerçeği şili'den rusya'ya ve yakın geçmiş türkiyesi'ne kadar dünya'daki her işçi direnişine bakıldığında cadılar bayramındaki karanlığı içindeki ampülün ışığıyla yaran balkabağı gibi orda duruyor. özetle ufuk uras'ın söylemleri ve yaklaşımları başlı başına bir tartışma konusudur yani.
ben burada kimseyi ideolojilerinden dolayı asılsız suçlamalarla karalamıyorum, tam tersine bunu yapanlara -tabiri caizse- dönüp de kendi kıçlarına bakmalarını salık veriyorum. ve hala yönelttiğim sorulara bir cevap bulabilmiş değilim, hala ortaya güçlü argümanlar atılmıyor, atılamıyor. atıabilir, bunun aksi ispatlanabilir mi? bana göre hayır. ancak kesin ifadeler kullanmak son derece yanlış olur böyle hassas bir konuda, ki hala yargılama süreci de devam ediyor üstelik.
darbe günlükleri ve rejim düşmanlığı meselesine yani nihayet ana konuya gelirsek. darbe günlüklerinin piç olmasından bahsediliyor. böyle bir açıklamayı ben şahsen zaten bekliyordum. daha önce de belirttiğim gibi, özden örnek ne bir delidir yani bunları kurgulamış olamaz, ne de süzme salaktır çıkıp da bunları ben yazdım diyecek kadar. elbette inkar yoluna gidecektir. bu günlüğün deniz kuvvetleri komutanlığının başındaki adamın bilgisayarına nasıl girdiği meselesine gelince. tüm bunları sekreteri mi oraya koydu yani? bu kadar basit olduğuna inanabiliyor musunuz bunun gözünüzü seveyim? hadi bir diğer ihtimal bunları sızdıranın özden örnek olmadığı. bu yeni birşey de değil. devletin her kademesinde birbiriyle içiçe geçmiş bir casus yapılanmasının olduğu ve bunların sürekli birbirlerinin kuyusunu kazmaya çalıştığı zaten bilinen bir gerçek. ancak böyle olsa bile ortadaki belgelerin yalan olduğunun kanıtı değil, ancak tsk içindeki bir zafiyet olduğunun kanıtıdır tüm bunlar.
örnek'in açıklamasına gelince, haber kaynaklarına dikkatinizi çekerim. şimdi aramaya üşeniyorum ama örnek'in ad diye kodladığı aydın doğan'la görüşme içinde olduğu günlüklerde yazıyor. kaldı ki yıllardan beri kimi liberal kapitalist basın-yayın kuruluşlarıyla ordunun kanka vaziyeti, ordunun basın yayın aracılığıyla yaptıklarını meşrulaştıracak zemin yarattığı geçmişte açığa çıktı, yani tüm bunlar da yeni değil. e alper gümüş'ün ''ispatlarım!'' diye bas bas bağırmasından sonra da açıla açıla hakaret davası açılabiliyorsa yalnızca bir durup düşünmek gerekir. kaldı ki kaynak adreslerdeki açıklamalarda da bu belgelerin yalan olduğu filan kanıtlanmıyor, özden örnek'in bunları yalanladığı bildiriliyor. eğer birşey ortaya atacaksanız bi zahmet mahkeme kararları olsun ya da en azından bu kararları temel alan haberler olsun bu.