teknoloji denen müzik açısından illetin peşine takılmayıp gitarınızla, kemanınızla, neyinizle inanılmaz "canlı" melodiler, duygular dinletirken...
kaset kapaklarınıza bakmaya doyamazken, kasetin şarkı sonlarındaki garip stüdyo seslerini dinlemek için bizler sayısız kez ileri-geri sararken, bi' heves çaldığınız şeyin benzerinden bulup ses çıkarmaya çalışırken...
evet, aslında öz olarak sanat açısından gerekli yeteneğe ve diğer birçok yetiye sahipsiniz ama belki de tek bir şey hariç: kişilik ve karakteri korumak, bozulmamak...
sonra...
bilgisayar diye bir oyuncağa dadandınız. baktınız müzik kaydediyor, ritim üretiyor, siz bir şey yapmasanız bile -götüme benzese de- ortaya bir şarkı çıkarıyor. kolaylık yani. ne saatlerce enstrüman başında kafa yormak, çalışmak, ne de stüdyoda saatlerini harcamak. evet kolay ve daha güzel geldi size. ve aynı zamanda ne de kötü kader ki, insanlar sizin bu ucuz ve sadece tüketimlik müziğiniz sevdi, para verdi size. böyle anlaşıp gittiniz.
diye sayısız isim gider.* yalnız bu insanların müzik bilgileri ve yetenekleri konusunda kimsenin de bir şüphesi olmaz herhalde. ne yazık!
not: yazma niyetimin anket tarzı bir başlık açmak olmadığını belirtmek isterim bi' de. anket gibi bir şey olması için çaba sarfedip "bir sanatçının kendini bozması" gibi bir başlık açacaktım ama yine bakınızlar gelecekti zaten. fark etmez o yüzden. biz mi kaldık yapmayan!
edit: ben kendi eğildiğim yönüyle bahsettim sanattan.