darbe günlükleri

entry54 galeri
    32.
  1. konu hakkında küçük bir araştırma ve akabinde birkaç bilgiye ulaştım, konu tam da tahmin ettiğim gibi benden önce de araştırılmış, bana k/y yapmak kalıyor yalnızca;

    --alıntı--

    özden örnek'in bağlantıları;

    Ergenekon soruşturması, hepimizin artık öğrendiği üzere Oramiral Özden Örnek'in Nokta dergisinde yayınlanan günlüklerindeki iddialar temel alınarak yürütülüyor.
    Özellikle işin ''Generaller''le ilgili kısmında Oramiral Özden Örnek'in günlüklerinin rolü büyük.
    Soruşturma kapsamlı bir şekilde yürütülüp, ilgi alanı sürekli genişlerken, günlüklerin sahibi Özden Örnek'in şimdiye kadar, en azından bilinği kadarıyla savcılığa çağrılmamış ve günlüklerle ilgili fadesine başvurulmamış olması, aralarında benim de bulunduğum pek çok kişi tarafından ''ilginç'' bulundu.
    Bu gibi olaylarda tesadüflere çok da inanmadığım için, küçük çaplı bir soruturma yaptım.
    Ve Oramiral Özden Örnek'le ilgili çok ilginç bazı bulgulara ulaştım.
    Biliyorsunuz, Oramiral Özden Örnek'in kamuoyunca tanınan bir oğlu var.
    Yönetmen-yapımcı Tolga Örnek.
    Tolga Örnek bir dönem çektiği film-belgesellerle halkın önüne çıkmıştı.
    Tolga Örnek'in çektiği en bilinen iki film-belgesel 2003 yılında gösterime giren Hititler ve 2005 yılında gösterime giren Gelibolu'ydu.
    Oramiral Özden Örnek'in oğlu Tolga'nın çektiği Hititler filminin sponsorları arasında iMKB, Çalık Holding, istanbul Büyükşehir Belediyesi, THY, istikbal ve Nur inşaat gibi kuruluşlar yer alıyordu.
    Amiral'in oğlu Tolga Örnek'in diğer filmi Gelibolu'nun sponsorları arasında dikkat çekenler ise şöyleydi: Çalık Holding ve istikbal.
    Şimdi diyeceksiniz ki, 'Ne var canım bunda. O filmlerin başka sponsorları da vardı.'
    Doğru.
    Bu yüzden soruşturmamı biraz daha derinleştirdim.
    Ve çok ilginç başka bir bulguya daha ulaştım.
    Çalık Holding yani kamu bankalarının parasıyla Sabah ve ATV'yi alıp iktidarın emrine tahsis eden grup, 2004 yılının Mayıs ayında Çalgaz Doğalgaz Dağıtım Pazarlama Taşımacılık Sanayi ve Ticaret A.Ş. adında bir şirket kurmuştu.
    Şirketin ortakları Çalık Enerji, Ahmet Çalık, yine Çalık'a ait Altındağ Yatırım, Aksel Goldenberg, Ruben Goldenberg ve Aşer Goldenberg yer alıyordu.
    Büyük bölümü ve yönetimi Çalık Grubuna ait Çalgaz A.Ş., 20 Haziran 2005'te adını değiştirdi ve Naturelgaz Sanayi ve Ticaret A.Ş. ünvanını aldı.
    Ve sıkı durun şirketin yönetim kurulu üyeliğine Çalık Enerji'yi temsilen Oramiral Özden Örnek'in diğer oğlu, Burak Örnek getirildi. ilginç bir buluşma değil mi?!
    ilginçlik bu kadarla da sınırlı değil.
    Aynı şirkette Başbakan'ın damadı Berat Albayrak 1. derece imza yetkisiyle danışmanlık yapıyor.
    Nokta Dergisi'nin eline nasıl geçtiği hala anlaşılamayan ''Darbe günlükleri''nin yazarı Oramiral Özden Örnek'in oğulları, iktidar tarafından medya sahibi yapılan ve bu dönemde rafineri lisansı almayı başaran Çalık Grubu'nun şirketleriyle son derece içli dışlı.
    Doğrusunu isterseniz ilginç bir ''Tesadüf''
    Tabii başka tesadüfler de var ama bence bunlar kadar önemli değil.
    Mesela Başbakan'ın oğlu, Tolga Örnek'in Kalendar Orduevi'nde yapılan düğününün davetlileri arasında(Bu bilgi o dönem basına da yansımıştı).
    Değerli okurlar Türkiye'de çok garip şeyler oluyor.
    Hem de çok garip

    --alıntı--

    kaynak: http://www.haberturk.com/yazioku.asp?id=8374

    haber fatih altaylı tarafından üç gün öncesine ait. yani 03.07.'08 tarihinde yazılmış.

    bir önceki sayfada bu haberi okumadan önce şunu yazmışım;

    ''günlüklerin sahibi neden gözaltında değil üzerinde durulması gereken bir konu evet, ve elbet ki ilerleyen günlerde bu konu da açığa kavuşacaktır. bir ihtimal özden bunu kendisi el altından sunarak kendi kellesini kurtarmak istemiş olabilir.''

    bana göre bu en güçlü ihtimaller arasında. çünkü günlüklerde de yazıldığı gibi amerika bu sefer askeri değil akp'yi yani sivilleri destekliyor, hem de çok açık biçimde. diğer nato ülkelerinde de bunun böyle olduğundan zerre şüphem yok. hal böyleyken amerika yeşil ışık yakmadan italya başta olmak üzere nato ülkelerindeki diğer gladiolar -komünizm tehtidinin de artık ortadan kesin biçimde kalktığına göre artık işlevini yitirdiğinden- böyle çatır çutur deşifre edilemezdi benim düşünceme göre. iş türkiye'de abd'nin destekleyeceği bir sivil iktidar bulunmasına kalıyordu, bu bulundu ve artık bu iş sonuna kadar götürülür zaten, ki götürülüyor da.

    bu elbette ihtimallerden biri yalnızca. diğer bir şey de özden örnek'in bu günlüğü yanlı yazması ihtimali. ancak bu zaten bir günlük olduğundan örnek'in bu günlüğü kendi kişisel bakış açısıyla tutması gayet normal, çünkü günlük dediğimiz şey zaten insanın mahremlerindendir ve bu yüzden oldukça rahat hareket edilir, günlük tutanlar bunu daha iyi bileceklerdir. ne kadar yanlı olan kısımlar olursa olsun örnek'in bu günlük'te rahat hareket ettiği sonucu çıkar buradan da. yani ''bir gün bunlar başkasının eline geçer mi'' gibi bir kaygıyla hareket edip yazacak hali olmadığına göre, e kendi kendine de yalan borcu olmadığına göre günlüğe yanlı desek de yalan diyemeyiz.

    bir başka ihtimal de, örnek'in tüm bunları kurgulamış da olabilirliği, bu da ilk bakışta bilinemez gibi durmakta. lakin sıraladığım son iki ihtimalde, bilhassa son ihtimalde örnek'in ciddi biçimde şizofren ve paranoyak olması gerekir bu derece yüksek bir hayal gücü için. çünkü gün gün tutunan ve oldukça detaylandırılan bu günlükleri yaşamadan yazan birisi ancak john nash gibi dahilikle manyaklık arasındaki ince çizgide gezinen biri olurdu. bu derece akıl bozukluğuna sahip birisini kimse deniz kuvvetleri komutanlığına atamaz, hatta daha alt rütbeli bir subayken bu rahatsızlığını farkedip çürüğe ayırırdı türk silahlı kuvvetleri, adamların isteyeceği son şey bir delidir herhalde. yani akıl sağlığı da son derece yerinde kendisinin.

    ya da birinin bunu örnek'in ağzından yazıp deniz kuvvetleri komutanlığındaki bilgisayara koymuş olabileceği ve örnek de dahil tümden tsk'ya komplo kurabileceği ihtimali de var. bu en zayıf olanı ihtimallerden. çünkü böyle bir durumda örnek de okkanın altına ilk gidecekler arasında yer alırdı. yani daha perinçek, alemdaroğlu tayfasıyla birlikte gözaltına alınmıştı. hele hele ip ve ulusal tv, aydınlık baskınlarından sonra hala alınmadıysa bir durup düşünmek gerekir bunu.

    son olarak tsk zaten başbakanlığa bağlı bir kurumdur kağıt üzerinde. yani başbakanlık bile kanun hükmünde bir kararname ile değiştirebilir ordu iç tüzüğünü*. ancak yer mi? hangi hükümet kendini direk topun namlusuna kor? gibi soruları da bir düşünmek gerek kanımca. örnek'in kendisinin de dediği gibi, silah kimdeyse onun sesi çıkar ''demokrasi ile yönetilen'' ülkemde. yani, silahın demokrasisi.

    ek/düz: alıntıdan doğan hatalar düzeltildi a.k.

    ek/düz: atatürk mevzusuna hiç girmiyorum bile. çünkü herkes kendine -ben de dahil elbette- bir atatürküsü tutturmuş gidiyor. burda doğru olan siyasete müdahale etmeyen bir ordu mudur yoksa atatürk'ün ve onun ilkelerinin arkasına sığınıp özünde sırf kendi çıkarlarını korumak için dakka başı devletin ebesiyle anal münasebete giren bir ordu mu.. onu uzun zamandır araştıran biri olarak söyleyebilirim ki; m.kemal'in ben ikincisine şiddetle karşı olduğuna adım gibi eminim. o yüzden herkes bir düşünüp bu soruyu sormalı kendine.
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük