Yaşayanların küçümseyenlerin başına gelmesini dilediği sosyal hayatı felç eden rahatsızlıklar. Seviyesine göre insanı intihara da sürükler katilliğe de. Mesela ben misophoniadan muzdarip biri olarak cak cak sakız çiğneyen, yerken içerken ses çıkaran, çekirdek yiyen, on yıldır burnunu temizlemiyormuş gibi nefes alan, bacağını sallayan, kalem çıtlatan ve daha nicelerini görüp duydukça onlara zihnimde çeşitli işkenceler yapıp öldürüyorum. Ve bu sesleri gürültünün içinde, uzak mesafede normalde rahat rahat algılanamayacak şartlarda bile seçip rahatsız oluyorum. Çevremdekilerse sadece yuh nasıl duydun onu diye hayret ediyor. Bunu anlamayan şımarık, takıntılı der geçer, hatta inadına yapan tipler bile var. işte onlar ölmeyi en çok hakedenler. Ve hayır üstüne gitmekle çözülmüyor, boş yere işkenceden başka bir şey değil. Dilerim kimin ne rahatsızlığı varsa çevresinde hep anlayışlı insanlar olur ve kurtulabileceği bir şeyse kurtulur. Dalga geçip küçümseyenler de umarım sokakta çıplak koşmalı delirir ne diyim ki bunlara sözlükçüğüm.