memlekete geliyorum. annemi, babamı özlemişim, kardeşlerim burnumda tütmüş! daha eve girişimin 2. dakikasında kavgalar başlıyor. 2 ufaklık birbirine girmiş, annem-babam olaya müdahale etmiş. benimse yol yorgunu beynimde filler tepişiyor! neyse diyorum, susuyorum.
2.gün dışarı çıkıcam. biri kotumu, öteki en sevdiğim t-shirtü giyip gitmiş. ayakkabılarım ortada yok! valizim yerle bir olmuş. tokalar, takılar, makyaj malzemeleri, parfümler saçılmış odaya. annem odama girip " ayy ne kadar dağınıksın, topla onları" ile başlayan ve bıt bıtla devam eden cümlelerini sıralıyor. çıldırıyorum haliyle ama yine susuyorum.
3.gün biri ayakkabı istiyor. diğeri "abla bana bilmemkimin cd'sini al" diyor. sonra ikisi birbirinden çok farklı yerlere gidecek oluyor ve tek tek onları bırakmam gerekiyor. işte o zaman şöyle bir yaslanıyorum arkama, diyorum ki "keşke tek çocuk olsaydım..."
bazen keşke dediğim, çok istediğim bir olay bu ama bunca şikayet ettiğim şeye rağmen sımsıkı sarılacak bir* kardeşe sahip olmak çok güzel bir duygu. ve tek çocuk olmak, bu duyguyu yaşayamamak demek...