Üzülmez: Madem ayağında yara vardı, neden hocadan izin almadın?
Toraman: izin alacak durum mu var. Görmüyor musun ayağım yara içinde.
Üzülmez: Ben anlamam, bu takımın kaptanı kim? Sen böyle yaparsan diğerleri ne yapar?
Toraman: Ben de kaptanım. Sorumluluklarımı, nerede nasıl davranacağımı biliyorum. Ayakkabı giyemiyorum hepsi bu. Ayrıca hoca da gördü yemekte.
Tartışma sürerken, kulübün güvenlik sorumlusu Ahmet Ateş ve basın görevlisi Tuncay Yanık, hâlâ yemekte olan Sinan Engin'i uyarıp dışarı çağırdılar.
Engin: Sizin derdiniz nedir? Takım kaptanları herkesin önünde tartışıp kavga eder mi? Sorununuz neyse kozlarınızı şimdi burada paylaşın olay bitsin. Ayrıca ibo, sen büyüksün ve birinci kaptansın, ama yangına körükle gidiyorsun.
Üzülmez: Sen de sorgu sualsiz her olayda beni suçlu gösteriyorsun. Yeter artık. *
Engin: Sesini yükseltme. Ne suçlu göstereceğim. ikinizde de kabahat var. Oturun, adam gibi konuşup anlaşın, benim canımı sıkmayın.
Üzülmez: O zaman Toraman'ın odasına gidip kozlarımızı paylaşalım.
Toraman: iyi olur. Bence de en iyisi gidip konuşalım.
Engin: Ne odası. Hemen burada. Dışarı çıkalım, neyse burada çözün bitsin bu iş.
* bu noktadan sonra Üzülmez, Toraman'ı kolundan çekip, ''Hadi gel bakalım dışarı'' diye çekiştirir. Toraman da ''Çek elini'' diyerek odasına doğru yönelir.
işte tam bu sırada Üzülmez, arkadan Toraman'a yumruğu yapıştırır. Geri dönen Toraman da karşılık verir. Engin, Ateş ve Yanık kavgayı ayırmak için araya girer. Ama ikisini ayırmak neredeyse imkânsızdır. 5 kişi birden yerlerde sürüklenmeye başlar. Engin, hayalarına tekme alınca, yere düşer. * Kalkmakta zorluk çeker. Yanık'ın parmağı ve kolu, Ateşin ise kafası ve yüzüne darbeler gelir. Bu üçlü yeniden toparlanıp, iki oyuncuyu ayırmayı başarsa da Toraman, Üzülmez'i uzun saçlarından yakalar. Toraman bütün uğraşlara rağmen dakikalarca Üzülmez'in saçlarını bırakmaz ve tam 20 dakika sonra kavga ancak son bulur.