izlerken ruhu geren sinirden kabını çatlatan reklamlardır... bir kaç örnek:
*kosla vanish pembesi...
bir beyazlatıcı reklamı için pembeyi övmek? saçma! hele reklam senaryosuna geldiğimizde:
-yağmur mu yağacak?
-bilmem hava kapalı görünüyor?
havanın karanlık olduğunu düşünüp hazırlık yapmayı akıl edip de perdeyi açıp yağmur yağıyor mu diye bakmayı akıl edemeyecek kadar salak bir kadın olabilir mi?
ben vereyim cevab;ı olur... çünkü o henüz kosla vanish pembesi ile tanışmamış(!)
*gazete promosyon reklamları...
verilecek olan kaç kupon olursa olsun illa ki öncelikle 20-30 fazlası söylenerek başlanır, güya heyecan yaptıracaklar ya...
-59 kupon değil, 49 kupon değil; yalnızca 39 kupoooon..
ama 29 da değil, 19 da...(!)
*senaryo bulma kısırlığına gelince...
*bütün yiyecek reklamlarına baktığımız da söz konusu yiyecek yeniyor ve bir mutasyon oluyor anında:
-patosu yiyen kız ejderhadan bozma taş kesiliyor, çocuk kaktüs...
-ruffles yiyenler rekortmen oluyor...
-pepsi içen aysunu öpüyor...
-aşk olsun yiyen aşık oluyor...
-hanımeller yine annesine koşuyor...
-vivident yiyen yerlinin üstüne sular boşalıyor...
