demokrasi

entry1027 galeri video1
    198.
  1. Türkiye'nin dilden düşmeyen sancılı bir kelimesidir demokrasi. En demokratlıktan uzak olanların bile demokrasi nutukları çektikleri çok görülmüştür bu ülkede. Türk seçmeninin pek çoğu da ömrü hayatında bu yaşam biçimini görmediğinden midir bilinmez ama bu ucuz blöfleri hep görmüştür. Uzlaşma kültürü olmayan, liderlere inanan bir yönetim şeklini demokrasi bellemiş ve hatta ve hatta bunun sık sık darbelerle kesintiye uğramasını bile en azından haksız bulmamıştır. Peki esas soruya gelecek olursak: Gerçek demokrasiyi şu kısa cumhuriyet sürecinde bile kısmen yaşayabilen bir insanlar topluluğunda demokrasiyi kim ister?

    Bana kalırsa halen yürütülmekte olan ağır aksak demokrasiyi bile (Avrupa'nın aksine) savaşarak, uğrunda kanlar dökerek kazanmayan bir ülkede sıradan vatandaşın demokrasiyi sahiplenmesi realist olmaz. Ayrıca ülke içerisince farklı kesimlerin sahiplendiği laiklik, ülke bütünlüğü veya dini yaşayış gibi konularda korku ve gerilim içerisinde olan, sürekli kaybetme korkusu aşılanarak gerilen, hoşgörüsü zayıflatılmış, bir tetikleyici etki ile aşırıya kaçmaya her daim hazır bir kitle için de demokrasi ancak hoş bir temenni olur.

    Bunun sonucu olarak Türk insanı demokrasi sözünün devamında bir "ama" kullanmayı adet edinmiş durumda. Örneğin "Demokrasi olsun ama insanlar ahlaksız olmasın, erkekler küpe takmasın kızlar etek giymesin" şeklinde temel bir felsefeye sahip ciddi bir kitle var ülkemde. Hemen ardından da "Demokrasi tabii ki olmalı ama bak laiklik elden gidiyor. Bunlara demokrasi fazla. Önce bunlardan kurtulalım sonra çok güzel demokrasimiz olacak" düşüncesinde olanlar da hemen hemen aynı oranda mevcut.

    Halbuki gerçek bir demokraside istisna ancak geçmişten gelen ağır bir ders olabilir. Örneğin Almanya'da Hitleri övemezsiniz. Almanya'da yeni açılacak olan Madame Tussauds müzesinde Adolf Hitler'in balmumu heykelinin bulunması bile tepkiyle karşılanmıştır. Almanya yasaları bir kez daha demokrasinin bir diktatör tarafından kullanılmasını engellemek adına her türlü ileri geri önlemi almıştır. Bu tür tekil istisnalar dışında demokrasi için pek de engel yoktur esasen.

    Türkiye'de ise demokrasi hep arzulanan olmasına rağmen bulunduğumuz durumdan dolayı mecburen demokrasiye geçemiyormuşuz gibi bir hava var. Benim derdim ise kerhen isteyenleri değil, şartlı yaklaşımlarla gelenleri değil gerçekten demokrasi isteyenleri bulmak.

    Siyasi iktidarlarından tamamına bakıldığında herkes kendine demokrat. Örneğin halen iktidarda olan Ak Parti 2002 yılında seçimlere girerken seçim sistemini değiştireceğini ve bu seçim sisteminin adil olmadığını beyan etmişti fakat alınan oyların ardından bu bir kez bile gündeme gelmedi. Bu demokrat bir yaklaşım mı?

    Üniversitelere daha fazla özerklik verilmesini isteyen rektörlerin pek çoğu YÖK taraftarı. Neden? Üniversiteler özerk olsun ama diğer yandan birilerinin de düzen sağlaması gerekir. Peki diğer ülkeler nasıl sağlıyor? Belli değil.

    Şiir okuduğu için tutuklananlar daha sonra çiftçiye ananı da al git demiyorlar mı? Güç kimdeyse demokrasi ondan mı yana? Hak hukuk ondan mı yana?

    Bu kadar zamana göre değişken parametler, liderler ve insanlar varken sormakta haksız mıyım? Kim demokrasi ister?

    Milletvekili dokunulmazlığı kalksın ister mi? Vatandaşa bugün git yarın gel diyen sıradan memur kendinden hesap sorulacak bir mekanizma ister mi? ihalelerini bağlayan tüccar bunları şeffaflaştırmak ister mi? Tuzla tersanelerinde iş kazaları sonucunda ölümler gerçekleşirken parmağını kıpırdatmayan kişiler demokrasinin herkesi sorgulayan, hak hukuk tanıyan yönünden hoşlanırlar mı? Herkesin her sözü özgürce söyleyebilmesini bu ülkede kim ister? Bunu gerçekten merak ediyorum.

    http://gorgusuz.blogspot.com/
    0 ...