ister sev ister sevme... inan çok ta tınlamıyordur. Doğrusunu söylemek gerekirse ben de çok tınlamıyorum.
Zira bu at gözlüğünden bakıp ta bir adamı islam düşmanı gibi yaftalamak bizim gibi ülkelerde sık karşılaşılan bir durum.
Bir şeyler okuyup dibini deşmeden laf sokuşturmak ama kendi bahçene bakmamak...
Sadece şunu anlamanızı isterim. - Sonrasında ister sevin ister sevmeyin - Bu adam sizin bile takdir edebileceğiniz hiç mi bir şey yapmadı? Yaptıysa neden bir kere de onları ortaya çıkarıp hakkını vermiyorsunuz.
Atatürk ne istedi? Bu millet, bu büyük millet biat kültüründen kurtulsun, ağalık, şeyhlik mertebelerinden kurtulsun. Bilime inansın ve onun peşinden gitsin. Geri kalmışlık son bulsun.
Bu arada haksızlıklar, adaletsizlikler olduysa oldu. Ama iskilipli Atıf Hoca bunlardan biri miydi? Şapka takmadığı için mi idam edildi.
Yeni Şafak gazetesinden alıntılar yaparak bir şeyler sıvamak kolay.
iskilipli Hoca, Mahmut Şevket Paşa'nın katli nedeniyle Sinop'a sürülmemiş miydi?
Teali islam Cumhuriyeti kurucusu ve yöneticisi değil miydi? Teali islam Cumhuriyeti neyi savunuyordu biliyor muyuz? Kuvvayı Milliye'ye karşı olan bu yapı ingilizler veya yunanlıların idaresi altına mücadele etmeden girmeyi daha uygun buluyordu. Şüphesiz ki o da millete daha az acı çektirecek bir yöntemin peşindeydi. Ben umutsuzluktan ve korkaklıktan doğan çözüm arayışlarını vatan hainliği olarak görmüyorum. Ama Teali islam Cemiyeti Başkanı olarak yayınladığı bildiride söyledikleri de bizlere yutturulmaya çalışıldığı gibi mazlum biri olmadığını da gösteriyor:
"Mustafa Kemal ve Kuvvayı Milliye maskaraları Yunan askerlerinin önünden kaçıyor. Zavallı saf ve gafil halktan topladıkları askerlere 'siz burada onlarla savaşın, biz de arkalarını çevirelim' diyerek sıvışıyorlar. Yazık ki halkımız Talât, Enver, Cemal, Mustafa Kemal gibi beş on eşkıyanın vücudunu ortadan kaldırmak için gereken fedakarlığı yapmıyor. ingilizleri kızdırdınız, üzerimize Yunanlıları musallat ettiler. Şimdi usulca oturup yenilginin sonuçlarına katlanmak yerine Yunanlılarla harbe tutuşuyorlar. Bu eşkıyaları ve asileri en kısa zamanda bertaraf etmek hepimize farzdır"
Harp yıllarında sizleri cephe cephe sürükleyen ve din kardeşlerinizin suçsuz yere ölmelerine sebep olanlar arasında Mustafa Kemal, Ali Fuat, Bekir Sami gibi zalimler de vardı. Siz bu zalimlerin cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız?
Elinize aldığınız bu fetva Allah'ın emridir, Padişah fermanıdır. Sizler bu katil canavarları daha fazla yaşatmamakla mükellef ve görevlisiniz. Bunların vücudlarını külliyen ortadan kaldırmak Müslümanlık için farz olmuştur."
Tüm bu açıklamalarının ardından Atatürk ne yaptı biliyor musunuz?
Kendisinin ortadan kaldırılmasını farz kılan bu kişinin kurduğu cemiyetin 1920 TBMM seçimlerine katılmak istemine olumlu yanıt verdi. Gün birbirimize karşı savaşma günü değil fikir ayrılıklarına rağmen bir arada savaşma günüydü. Ama sonrasında bu söylemler kurtuluş savaşının kazanılmasından, cumhuriyetin ilanından sonra da devam etti. "Yeni harfleri kullananlar cehennemde yanacak", "şapka giymek küfürdür, dinsizliktir" demeye devam etti ki o koşullarda bu söylemler karşımızdaki düşman ateşinden de tehlikeliydi.
Neden mi?
Çünkü arkasından şeyh sait isyanı çıktı ve biz o kaosta Milli Misak sınırları içinde kalan Musul ve Kerkük'ü ingilizlere kaptırdık?
Bugün iskilipli Atıf hoca'yı duygulanarak anan sizler aynı duyarlılıkta Menemen'de kafası kesilerek şehit edilen Kubilay'ı andınız mı?
Gavur izmir diye diline dolayanlar izmir'in işgalinin ilk gününde düşmana ateş edip sonrasında öldürülen Hasan Tahsin'i de böyle araştırdınız mı?
Hadi bunlar çok eskiden oldu diyelim. Büyüklerimizin dediği gibi at izi it izine karıştı diye kabul edelim. Peki ya Sivas'ta yakılarak öldürülen gencecik insanlara da bu şiddette üzüldünüz onları diri diri yakan ya da boğanlara karşı Atatürk'e beslediğiniz nefreti ikram ettiniz mi? Maraş'ta veya Çorum'da öldürülen onlarca alevi insanımızdan haberiniz var mı?
Bunlar belki de iyi günlerimiz. Belki bugün göz yumulan tarikatlar ve müritleri yarın öbürgün birbirini boğazlamaya başlayacaklar. Bir tarafta sünnilerin bir tarafta caferilerin ya da başka tarikatların camileri olacak.
Atatürk'ün hedefi bu milleti insanlığın hayrına bir şeyler yapmaya inanan ve de yapan bir toplum haline getirmekti. insanların sadece camilere gidip ibadet etmesini, ellerini açıp sadece Allah'a dua etmesini istedi. Şeyhlerden, evliyalardan, hocalardan medet umulmasını istemiyordu. Fethullah örneğini görünce haksız mıymış demiyor musunuz? O sizin kandırılabileceğinizi 100 yıl önceden görmüşken hala nasıl kızabiliyorsunuz? Adam şeyhine körü körüne inandığı için adamın penisini ağzına alarak sevaba girdiğini düşünüyor. Bunları yaşıyor bu ülke. Her gün namus uğruna kadınlarımız öldürülüyor. Aynı üzüntüyü onlar için de duysanız keşke...
Ben bu şekilde düşünen özellikle gençlerimizi de suçlayamıyorum. Çünkü bir Atatürk sevdasının ardında o kadar etkili uyundu ki bu zehirlenmelere karşı önlem alınamadı. Ama özellikle bu bildiriler Bülent Arınç gibi en yüksek devlet kademesindeki kişilerin ağzından yayılınca ne yapılabilirdi ki?