finlandiya eğitim sistemi

entry53 galeri video1
    37.
  1. başarısı ile ortaya çıkan ürün arasındaki tezat dikkat çeken bir durumdur.

    ------------alıntı----
    Uluslararası öğrenci değerlendirme programı (PISA), dünyada uygulanmakta olan eğitim sistemlerini araştırmakta, öğrencilerin okumayla sahip oldukları yetiyi ne derece hayata geçirdiklerini, matematik ve fen bilimleri konusundaki bilgi ve becerilerini ve bunları günlük hayatlarında nasıl ve ne kadar kullanabildiklerini ölçmektedir. Bu ölçüm dünyada 2000 yılından beri kullanılmakta ve Finlandiya her zaman en başarılı ülke sonucunu almaktadır. Finlandiya’daki eğitim sistemini incelediğimizde, bu başarının pek çok nedeni olduğunu görmekteyiz. Finlandiya’daki okulların müfredatı “yaparak öğrenme” prensibiyle eğitim ve öğretim vermektedir. Ülkedeki zorunlu eğitim süresi, ekonomik koşullar, uygulanmakta olan öğrenci aktiviteleri, sınıf düzeni ve en önemlisi öğretmenlerin sahip olduğu nitelikler, Finlandiya’yı dünyanın en başarılı ve donanımlı öğrencilerini yetiştiren ülke konumuna ulaştırmaktadır. Eğitimde kazandıkları bu başarı, Finlandiya’nın kültürel başarısı olarak da gösterilebilir. Çünkü Finlandiya başarısının sırrını kaliteli öğretmenler yetiştirmeye bağlamaktadır. Ülkede öğretmenlik çok prestijli ve kutsal bir meslek, üstelik öğretmen olmak hiç de kolay değildir. Zorlu aşamalardan geçen birçok adayın yalnızca en iyileri öğretmenlik mesleğine kabul edilmektedir. Ayrıca öğretmenlere sunulan yaşam standartları ve imtiyazlar onlara verilen değerin en açık göstergesidir. Finlandiya “yaşam boyu öğrenme” felsefesini hayata geçirmiş bir ülkedir. Eğitim düzeyleri ve sosyal statüleri ne olursa olsun, tüm Finlandiya halkı ülkenin açtığı ücretsiz kurslara katılabilmekte ve kendilerini her daim geliştirebilmektedir. Finlandiya’nın eğitim alanındaki bu başarısı ve nitelikli insanlar yetiştirmesi, ülkenin gelişimi açısından büyük bir katkı sağlamaktadır. Buna karşın, Fin toplumunda yaşanmakta olan yapısal değişiklikler ve sosyal problemler, Finlandiya’nın eğitim alanındaki başarısıyla tam bir tezatlık göstermektedir. Finlandiya’da toplumsal yapının bozulmasına neden olan temel neden aile yapısındaki bozulmalar ve bunu tetikleyen etkenlerden kaynaklanmaktadır.

    Finlandiya toplumu 1920’lerde kadınların sanayi sektöründe çalışmak için şehirlere göç etmesiyle değişmeye başlamıştır. Kadınların aynı şartlarda üretimde yer alması ve yüksek öğretimde erkeklerle eşit eğitim seviyelerine sahip olması, Finlandiya’da tarihsel bir dönüşüm yaratmıştır. Kadının iş hayatına girmesinin, erkeklerle statü ve sorumluluk bakımından farklılıkları ortadan kaldıracağı düşünülmesine rağmen, kadının evdeki sorumlulukları açısından herhangi bir değişiklik yaratmamıştır. Finlandiya hükümeti iş ve aile yaşamı uyumlaştırılması konusunda çeşitli hukuksal düzenlemeler yapmış, çocuklar için günlük bakım evleri açmış ve bu konuda yerel yönetimleri de organize etmiştir. Finlandiya’da çocuk sahibi bir annenin yasalarca düzenlenen izin haklarını kullanması çocuğun yaşıyla ters orantılıdır. Bu sayede annenin evde daha fazla vakit geçirmesine imkan tanınmıştır. 2004 yılında yapılan araştırmalara göre, bu durumda birtakım değişiklikler meydana geldiği gözlenmiştir. 3 yaşından küçük çocuklara sahip olan annelerin, izin haklarını evde çocuklarıyla ilgilenerek kullanma oranında düşüşler yaşanmıştır. Bunun nedeni, sözleşmeli çalışan annelerin çalışma saatlerinin uzunluğundan ve işverenin işi başkasına verebilecek olma ihtimalinden kaynaklanmaktadır. Üstelik kadınların doğurganlık özelliğinden dolayı, sıklıkla izin hakkı kullanabilecek olma ihtimali Finlandiya’da çalışan kadınların aldıkları maaşa yansımaktadır. Aynı şekilde, erkeğin evde çocuk bakma konusundaki sorumlulukları geleneksel olarak daha azdır. Üstelik Finlandiya yasalarına göre, çocuk sahibi olan erkeklerin izin haklarının genişletilmesi söz konusu değildir. Finlandiya’daki çocukların ders saatlerinin kısalığı göz önüne alındığında, ebeveynlerin aile ve iş hayatı konusunda yaşadığı uyuşmazlıkları giderebilmek için belediyeler ‘öğleden sonra bakımı’ hizmeti sunmuştur. Günümüzde Finlandiya, bu sorunları çözmek için çeşitli politikalar üretmeye devam etmektedir. Bu durum, bize yapılan politikaların yeterli olmadığını göstermektedir. Özellikle bu sorunu çocuklar açısından değerlendirmek, olayın ciddiyetini kavramamıza yardımcı olacaktır. Çünkü bir çocuğun erken dönemi, onun kişilik ve duygusal yapısının oluşmasındaki en önemli zaman dilimidir. Çocuğun kapasitesi özellikle anne ve çocuk ilişkisiyle gelişim göstermektedir. Yetişkinlerin yaşamı çocukların yaşamını ve toplum yapısını etkilemektedir. Aynı şekilde, toplum yapısı da yetişkinlerin ve çocukların yapısını etkilemektedir. Finlandiya’da aile yapısının bozulmasının nedenlerinden biri ebeveynlerin çocuklarına yeterince zaman ayırmamasıdır. Finlandiya’daki aile yaşamında çocuk ve aile arasındaki ilişkiler, geçen yıllara göre değişiklikler göstermektedir. Çocuklar anneyle daha sıkı ilişkiye sahipken, babayla daha mesafelidir. Aile akşamları çocuğun nerde olduğundan her zaman haberdar değildir ve diğer iskandinav ülkelerine oranla aile akşam yemeğini her zaman beraber yemez. Bu nedenle, çocuklar ailelerinden bağımsız zaman geçirmek ve aile üyeleri dışındaki sorumlularla muhatap olmak zorunda kalmaktadır. Finlandiya’daki çocuklar boş zamanlarını üç şekilde değerlendirmektedir. Bu çocukların büyük çoğunluğu, okul arkadaşları ve yaşıtlarıyla, bir diğer kısmı sosyal aktivitelere katılarak ve küçük bir azınlığı aileleriyle zamanlarını değerlendirmektedir. Ülkede internet kullanımı oldukça yaygındır ve Finlandiyalı çocuklar, zamanlarının büyük çoğunluğunu internet üzerinde tüketmektedir. Bu durum, çocukların asosyal ve içine kapanık olmasına sebep olmakta ve onların ruh halinde ve davranışlarında olumsuz değişikliklere yol açmaktadır. 2008 yılında yapılan suç anketine bakıldığında, internet kullanan gençlerin 69% u yasal olmaya yollarla internetten çeşitli dosyalar indirmektedir. Üstelik ülkede cinsel veya şiddet içerikli filmlere herhangi bir sansür yoktur. Bu nedenle çocuklar özellikle ergenlik dönemlerinde pek çok şeyi internet yoluyla öğrenmektedir. Çocuklar sadece internet üzerinden cinsel taleplere ve tacizlere maruz kalmamakta, aynı zamanda okul arkadaşları ve yaşıtları tarafından da aynı muameleyle karşılaşmaktadır. Öyle ki, çocuklar arasında fiili tacizin ve şiddetin uygulanması okullarda dahi normal karşılanmaktadır.[1]Devletin internet kullanımı üzerinde herhangi bir müdahalesi bulunmamaktadır. Finlandiya hükümetinin küresel dünyaya uyum sağlama adına yaptığı politikalar nedeniyle bilgi akışına ve teknolojik gelişime oldukça önem verilmektedir. Finlandiya, çocukların tek başına mücadele etmek zorunda kaldığı bu durumu, aile bağlarını güçlendirerek, toplumun yapısını düzeltmek adına ekonomik ve politik uygulamalarla gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır.

    Üzerinde durulması gereken bir konu daha var ki, o da çocukların şiddeti yalnızca internet yoluyla öğrenmediği gerçeğidir. Finlandiya’da eğitim ve öğretim seviyesi oldukça yüksek olmasına rağmen, aile içi şiddet oldukça yaygındır. Finlandiya yasalarına göre, aile çocuğunu cezalandırmak için fiziksel güç kullanamaz. Buna rağmen, aile içi ve çocuklara yönelik şiddet, Finlandiya’nın toplumsal yapısını bozan en önemli sorunlardan biridir. Finlandiya’da çocuklar evde, okulda hatta boş zamanlarında bile şiddete maruz kalmaktadır. Bu oran bölgeden bölgeye değişmektedir. Şiddetin en büyük nedeninin madde bağımlılığı olduğu düşünülmekteydi. Ülkenin içki satışları ve reklamlara yönelik uyguladığı yasal düzenlemeler sonrasında asıl sorunun madde bağımlılığı olmadığı görülmüştür. Devam eden araştırmalar, şiddete sebebiyet veren bir diğer etmeni işsizlik olarak görmüştür. Finlandiya’nın Gayri Safi Milli hasılasın yaklaşık olarak 36.9 milyar Euro’dur ve kişi başına düşen milli gelir Türkiye’yle kıyaslanmayacak kadar yüksek seviyelerdedir. 1990’lı yıllara kadar uygulanan politikaların ülkedeki yoksulluk oranını azaltmış olmasına rağmen, bu tarihten sonra arttığı gözlenmektedir. Finlandiya nüfusunun belli bir oranı yoksulluk sınırı altında yaşamaktadır ve devlet yardımıyla geçinmektedir. işsizlik, elbette Finlandiya’ya özgü bir problem değildir. Diğer Avrupa ülkeleri için de çözümlenmeyi bekleyen önemli sorunlardan bir tanesidir. Finlandiya’nın diğer Avrupa ülkeleriyle olan farkı, işsizliğin bir devlet politikası olarak ortaya çıkmasıdır. Bunun nedeni ülkede yaşlı nüfusun çokluğu ve vasıflı işçi sayısının azlığıdır. Emeklilik harcamalarının, işgücü açığının, sosyal ve sağlık hizmetlerine duyulan ihtiyacın oldukça fazla olduğu ülkede işçi ücretleri oldukça fazla ve vasıflı işçi sayısı oldukça azdır. Ülkede işçi kıtlığından dolayı işçilerin talep ettiği maaş, iş alan kurumların ve yatırımcıların karlılık hedeflerini aşmaktadır. Bu durum, ülke ekonomisini etkilemekte ve ülkede yapılan yatırımların oranını düşürmektedir.

    Finlandiya’nın günümüzde uygulamakta olduğu ekonomik strateji, işçi fiyatlarının işçi kitlesi tarafından değil, nitelikli işçi tarafından belirlenmesini öngörmektedir. Bu nedenle, Finlandiya ekonomisi belirli oranda işsiz guruba sahip olmaya ihtiyaç duymaktadır. Bunun amacı, insanları çok fazla tercih edilmeyen alanlarda, eğitim seviyesi ne olursa olsun, nitelikli işçi vasfına sahip olmak için teşvik etmek, yeni sektörler yaratmak ve böylece talep edilen hizmetleri karşılamaktır. Ülkenin şu anki durumu göz önünde bulundurulduğunda, gelecekte herhangi bir makine operatörü, maden işçisi, inşaat işçisi şoför ya da hemşire bulunması oldukça güç hale gelecektir. Bu durum, ülkede uzun vadeli yapısal işsizliğin sebeplerini açıklamaktadır. Finlandiya hükümeti durumun ciddiyetinin farkındadır. Başarılı eğitim sistemine rağmen, bir ülke mesleki vasıflara sahip işçilere her zaman ihtiyaç duyacaktır. Böylece mesleki anlamda yapısal işsizlik azalacak ve işçi ücretleriyle doğru orantılı olarak, ülkede nitelikli işçi sayısı artacaktır.

    iş alanlarındaki değişiklikler ve insanların yaşanan değişimlere yeteri kadar uyum sağlayamaması, ülkedeki genç nüfusun ve ebeveynlerin gelecekle ilgili kaygı taşımasına neden olmaktadır. Finlandiya’da yaşayan kimi aileler, yapısal işsizlik politikaları yüzünden işlerini kaybetmekte ve ciddi maddi sıkıntılar çekmektedir. Dünyanın en iyi eğitim sistemine sahip Finlandiya, öğrencilere verdiği eğitimin karşılığı olarak okuma, yazma, matematik ve fen bilimleri dışındaki alanlarda onlardan yüksek performanslar beklemektedir. Bu nedenle, ruhsal problemler ülkede sıklıkla görülen bir durum olmaya başlamış, kaygı, endişe, davranış bozuklukları, madde bağımlılığı ve aile içi şiddet Finlandiya’da büyük oranda toplumsal bozulmalara yol açmıştır.

    Küresel dünyaya uyum sağlama adına yapılan değişiklikler gençlerin ve ebeveynlerin yalnızca ruh halini değil yaşamlarını da etkilemiştir. Finlandiya’da Gayri Safi Milli Hasıla, yatırımlar, nitelikli insan sayısı ve çalışan insan oranları bakımından bölgeler arasında uçurumlar bulunmaktadır. Bu durum bize Finlandiya’nın gelir dağılımında ve yaşam standartlarında birtakım eşitsizlikler olduğunu göstermektedir. Hatta gelir dağılımındaki eşitsizlik nedeniyle, insanların çalışmaya verdiği önemi yitirmeye başladığı bile söylenebilir.

    Finlandiya’da bölgeler arasında bulunan ekonomik farklılıklar, insanları yeni iş imkanlarına sahip olmak için şehirler ve bölgeler arasında göç etmeye mecbur bırakmıştır. Bu göç, ülkenin az gelişmiş bölgeler üzerinde gerçekleştirdiği yatırımlar, eğitim, vergi ve gelir transferleriyle teşvik edilmiştir. Hatta bu konuda iş ve eğitim kurumlarının işbirliği yapması için politikalar üretilmiştir. Bu tarz hareketlilikler, uzun vadede faydalı olabilecek ama aynı zamanda toplumda kırılmalara ve yapısal sorunlara neden olacak durumlar yaratmaktadır. Ülkenin küreselleşme doğrultusunda göstermiş olduğu ekonomik canlılık ve potansiyel iş gücüne duyulan ihtiyaç, göç alma ve bölgeler arası göç etme oranını arttırmakta ve farklı insanların etkileşim içinde bulunmasını sağlamaktadır.

    insanların ekonomi odaklı yeni düzen kurma ihtiyacı ve yaşanan bölgelerde insan profilinin değişmesi toplum üzerinde sosyal ve kültürel bozulmalara neden olmaktadır. Ekonomik anlamda gelişmiş bölgelerde, sosyal problemlerin yaşanmasının nedenlerinden biri de budur. Fakirlik ve işsizliğin sorun olduğu kırsal bölgelerde, mutlu ve güvenli bir yaşam sürdürülebilme ihtimali bu nedenle vardır. Çünkü insanlar, alışılagelmemiş durumlarla nadiren karşılaşırlar ve bunlara uyum sağlamak için düzenlerini bozmak zorunda kalmazlar. Sözünü ettiğim bu değişiklikler, toplumun, ebeveynlerin ve doğal olarak çocukların yaşam biçimlerini etkilemiş, gelecekle ilgili kaygılar taşımalarına neden olmuştur.

    Kaygılı ve yalnız insan çareyi kötü alışkanlıklar edinerek ve şiddet göstererek bulmuştur. Bu nedenle, evlilik oranı ülke genelinde oldukça düşüktür ve insanlar beraber yaşamayı daha çok tercih etmektedir. Birlikte yaşayan çiftlerin 20% si evli değildir. Boşanma oranı oldukça yüksektir. Dünyada boşanma oranının en yüksek olduğu ülke Finlandiya’dır ve tahminlere göre boşanma oranı bu şekilde devam ederse, yapılan ikinci evlilikler aynı şekilde boşanmayla sonuçlanacaktır. Finlandiya’da çocuk sahibi evli çiftlerin oranı 40% oranındadır ve bu oran gittikçe azalmaktadır. Ülkede yalnız yaşamak oldukça alışılagelmiş bir durumdur. Diğer Kuzey Avrupalı ülkelere oranla, 20 yaşın üzerinde yalnız yaşayan yetişkin bireylerin sayısı 1,4 milyon civarındadır. Tüm bireyler aile yapısından dolayı özgürlükçü bir karakteristik yapıya sahiptir ve hayatlarının herhangi bir yerinde, herhangi bir müdahaleyle karşılaştıklarında bunu hüviyetlerine karşı bir tehdit olarak değerlendirmektedir. Bu nedenle, evliliklerde ve çocuk/ebeveyn ilişkilerinde taraflar birbirlerine karşı tahammülsüzdür ve bu nedenle çoğu insan hayatının büyük bir kısmını yalnız geçirmektedir.

    Sonuç olarak, ülkelerin geleceklerini tayin eden en önemli faktör sağlıklı, eğitimli ve mutlu bir nesil yetiştirmektir. Ekonomik refah ve başarılı bir öğretim sistemi, bunun için yeterli değildir ancak buna katkıda bulunabilir. Küresel dünyaya uyum sağlama adına yapılan değişiklikler, sosyal ve ekonomik sıkıntılar ailelerin yapısını bozmuş ve aile üyeleri arasındaki ilişkileri olumsuz yönde etkilemiştir. Ailevi sıkıntılar da başıboş, yalnız, içine kapanık ve kötü davranışlar sergileyen bir nesin meydana getirmiştir. Bu da toplum yapısında değişimlere hatta kırılmalara yol açmış, Finlandiya’yı gelecekte daha büyük problemlerle mücadele etme durumunda bırakmıştır. Mükemmel derecede işleyen eğitim sistemine rağmen Finlandiya’da toplumsal bir çöküş yaşanmaktadır ve Finlandiya hükümeti, küreselleşen dünyada ülkelerin ve medeniyetlerin devamlılığını sağlayan, onları geleceğe taşıyan en önemli özelliğin toplumsal refah olduğunun farkına varmıştır.

    Yararlanılan Kaynaklar
    Finnish Youth Co-operation Allianssi. Young People in Fineland. 2010

    Hautamaka, Antti. Finland in the Face of Change: ‘A Report on Finland’s Challenges’. Mart,2001

    Riihela, Marja. Recent Trends in Income, Inequality in Finland. 2002

    Ellonen, Noora. Violence against Children and Adolescent in Finland.2008

    Finlandiya Raporu Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 2006

    Mäntysaari, Mikko “Social Problems in Finland”

    Ministry of Social Affairs and Health, “Alcohol Issues in Finland after Accession to the EU:Consumption, Harm andPolicy Framework 1990–2005”, Helsinki, Finland 2006

    https://tedmem.org/blog/f...ndiyanin-toplumsal-cokusu
    2 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük