Nizamiyede nöbet tutarken; kapının önünden geçen bacak kadar boyunda olan tatlı mı tatlı çocuğun elindeki ÇAKIL TAŞLARI'dır.
O taşlı eliyle bana selam vermeye çalışırken benim el selam vermemle taşları bi anda yere bırakıp benim selamıma dünyalara değişilmicek bir tatlılıkla selam verirken saçtığı gülücüklerdir.
Ertesi gün yere bıraktığı çakıl taşlarını bıraktığı yerde bulmamdır.