"3.0 bi-turbo dizel quattro" modelini kullanmıştım. adamlar öyle bir ünite yerleştirmişler ki, resmen ucu bucağı olmayan bir ivmelenme sergileyecek gibi. sunmuş olduklar yüksek tork ve beygirin sağlamış olduğu bir hissiyat bu. audi'lere karşı her zaman ön yargım var. 2012 senesinde sahibi olduğum a3'ün buna etkisi oldu elbet. çok monoton, çok sıradan bir kullanım hissiyatı var bu markanın. bmw'nin sahip olduğu dinamiklik ve agresyon, bu markada yok ne yazık ki. fakat, şöyle bir durum söz konusu.
audi, iç materyel kalitesine inanılmaz önem veren bir marka. size şöyle bir örneklendirme yapayım;
alt segment olarak standart bir a3'ün iç materyel kalitesi bile, bir üst segment olan f30 kasa 3 serisinden çok daha iyi. ne demek istediğim şimdi daha iyi anlaşılmıştır umarım. konumuza, yani a6'ya geri dönecek olursak;
"alman yapıyor be" dedirten cinsten. bu kasa her şeyi ile kompakt. ne çok büyük, ne de çok küçük. ister özel şoförünüzle, isterseniz hususi olarak kullanabileceğiniz bir araç. benim kullanmış olduğum üniteye sahip bir a6'ı kullanırsanız, yaklaşık bir hafta boyunca etkisinden çıkamazsınız. iri karoserine ve ağır basan kantar ağırlığına rağmen gayet çevik ve iyi yol tutabiliyor. ben bu arabayı çok sevmişim belli ki.
unutmadan;
o ne hassas bir direksiyondur öyle.. resmen, serçe parmak uçlarıyla slalom yapmanıza müsade edebilecek bir softluk var. çok harika, çok.. gözümsün audi.. effeeerimm size.