15. ve 16. yüzyıllarda osmanlı devleti küresel bir güç odağıdır ve 3 kıtayı bırakın tüm dünyaya hükmetmiştir.
bakınız, hollandalı korsanların osmanlı himayesine girip kuzeye sefer yapmaları bunun bir örneğidir.
avusturya imparatorunun osmanlı sadrazamına denk sayılan anlaşma var.
yine fransa kralının kanuni'den yardım istemesi ve osmanlı donanmasının nice ve marsilya limanlarını hakimiyet altına alması var.
bakın bu örnekler bugün abd'nin yaptığı ile birebir örtüşüyor.
17. yüzyılda ise lehistan'ın ve litvanya'nın osmanlı himayesine girmesi de osmanlı'nın küresel gücüne bir örnektir.
osmanlı belki lehistan ve litvanya üzerinde hakimiyet kurmamış, ama bu ülkeleri himayesi altına almıştır.
bunu dönemin nato teşkilatı olarak görebiliriz.
yine hollandalı korsanlar gibi, ingiliz korsanları da osmanlı'ya sığınmış, karayip denizinde osmanlı sancağı dalgalandırmışlardır.
18. yüzyılın hemen başında ise isveç kıralı demirbaş şarl, osmanlı'ya sığınmış ve padişaha biat ederek isveç krallığını osmanlı hakimiyetine sokmuş ve ülkesinin ruslar tarafından işgal edilmesini engellemiştir.
filhakika, endonezya adalarından zanzibar'a, moritanya kıyılarından antillere kadar osmanlı padişahının sözü geçer, hutbesi okunurdu ki, bu dünyada hiçbir devlete nasip olmamış bir özelliktir.